siyaset çıkar sanatıdır ve bu sanatı icra edenlere kuşkuyla bakmak prensibine dayanarak hiçbir siyasetçiye "sevgi" yakınlaşmasında bulunmak doğru olmayacağından , "duygusal" bir davranıştır.
fakat tayyib'i üzen Allah'ı üzen tarzında ifadeleri "yazdıran eller" , zamanında - hemen tarih verelim malum 28 şubat süreci - fadime şahin-ali kalkancı senaryoları yazdırmışlar ve kendilerince "karşı cepheyi" böyle yıkmışlardır...onların ifadelerine inanaraktan "vatansever eleştirmen" olmak sevginin neresindedir ?
2007 seçimlerinde "bidon kafalı olanların(!) , 2009 da akp dışındaki partilere oy vermesiyle "fosfor yükselmesi" yaşadıklarını iddia etmek , ne derece "şerefini sevmektir" ?
susurluk zamanında sırf zanlılar "sağ kökenli" diye tencere-tava eylemleri düzenleyen "merkezlerin" , şimdilerde zanlılar "sol kökenli" diye ergenekona karşı tavırları ne derece mantık sevgisidir ?
danıştayı , hsbc'Yi , cumhuriyet gazetesi eylemlerini "sağ veya dinci terör" diye "yargısız infaz edenlerin" , şimdiler ergenekona terör örgütü diyenleri "cahil" ilan etmesi hani adalet sevgisine sığmaktadır ?
iktidar partisinin sözde "amerikancı" olduğunu , amerikancı olduğunu kendisileri de bildikleri "aydın doğan " medyasından haberlerle belgelemeleri ne derece devlet sevgisidir ?
yazdığı köşeden savcıları tehdit eden , "kriz çıkarsa Türkiye düzelir" diyerek "rengini belli eden" bir adam gece içeri alındı diye , içeri alanları "vatan haini" addedenler hangi Türkiye sevdasına tutunmaktadırlar ?