duvardaki çentiklere bakarak büyüdüğünü anlamak

entry4 galeri
    1.
  1. büyümek için yanıp tutuştuğum günlerde, heyecanla annemi dürter, eline kalemi tutuşturur ve duvarın dibine koşardım; boyumu ölçsün ve duvara bir çentik atsın diye. neredeyse her gece, sütümü içtikten hemen sonra [sanki anında uzayacakmışım gibi] kaldırırdım annemi yerinden. çentikler yükseklere çıktıkça mutlu olurdum, hevesle daha çok süt içerdim. [ne yazık ki pek işe yaramadı o sütler, lanet genler.] seneler geçtikçe o çentikler çok da yükseklere çıkamadı; ama azıcık da olsa fark varsa kendimi çok büyümüş sayardım, o zamanlar büyüme kıstasım o çentiklerdi.

    zaman geçtikçe okuldu, derslerdi, arkadaşlardı derken geçti gitti o duvara çentik attırma hevesi. öyle hızlı geçti ki o dönemler, büyüdüğümü dedem gibi çok sevdiğim insanların kaybıyla beraber anladım. ben büyümek istiyordum; unutuyordum şunu: ben büyüdükçe etrafımdakiler yaşlanıyordu. geceleri anne babasını kaybedeceğini düşünerek ağlayan çocuk var ya, işte o benim. önüne geçilemeyen büyümeden gitgide soğudum, duvardaki çentiklere bakıp acı acı güldüm. bir gün 16 senedir yanında yaşadığım dedem öldü, duvarı boyadım... büyümenin anlamı değişmişti artık benim için.

    büyüdükçe etrafımdaki insanların samimiyet çemberleri de daralıyordu. çekilen acılar, yaşanan haksızlıklar karşısında hep "artık büyüdün sen, alış bunlara. küçük bir çocuk gibi davranma, sarkıtma dudaklarını. büyüklerin dünyası böyle." dediler. sorguladım hep insanları o küçük çocuğun saf düşünceleriyle. ve büyümüş biri gibi anladım onları, yine de o küçük çocuk kabul edemedi insan gerçeğinin doğasını.

    kalmadı duvarımda çentikler, yerine kalbe atılanlar geldi...
    9 ...