cennet

entry602 galeri video5
    137.
  1. hakkında düşündüğümde ister istemez beni ikilemler içinde bırakan kavram.
    şimdi diyelim ki ali ve ayşe diye iki müslüman var, ikisi de namazdır, oruçtur islamın beş şartını yerine getiren, çevrelerindeki insanlara yardım eden, dışarıdan bakıldığında pek bir yanlışı olmayan sıradan insanlar. ikisi de doğal olarak öldükten sonra cennete gideceklerini öngörüyorlar. ancak; ali ayşe'ye göre affedilmez bir günah işliyor, karısını aldatıyor. kendisine sorulduğunda ikinci kadına kocalık görevi ve maddi olarak iyilikte bulunduğunu söylüyor. ayşe ise bunun ali'nin karısına ve çocuklarına verebileceği en büyük zarar olduğunu düşünüyor.
    önemli olan konu değil, mesele ayşe'nin bütün kalbiyle ali'nin cehenneme gidecek olduğuna inanması. eğer ayşe'nin cennete gideceğini varsayarsak, bu durumda ali cennete gidemez. çünkü ali'nin de bulunduğu bir cennet ayşe için cennet olmaz. bunun yanında, ayşe'nin ölümden sonraki akıbeti ile fazla ilgilenmese de, ali öldüğünde kendisinin cennete gideceğine inanmakta.
    şimdi özetlersek, elimizde cennete girmenin temel koşullarını karşılayan iki insan var. birinin cennete cennet diyebilmesi için diğerinin cehenneme gitmesi gerekli. sonrası için aklıma bir kaç seçenek geliyor.
    hem ali hem ayşe cennete gider, birbirlerinden uzak bir mekana yerleştirilirler. eğer ayşe ali'ye ne olduğunu öğrenmeyi istemezse ikisi de sonsuza kadar mutlu yaşar. ayşe bunu merak edecek olursa mutluluğunu korumak adına kendisine yalan söylenerek ali'nin cehenneme gittiği söylenebilir. cennette yalan var mı?
    diyelim ki yalan var; islamiyette beyaz yalan diye bir kavram söz konusu. o zaman ayşe ali'yi gözleriyle görmeyi talep edebilir. 'cehennemdekileri görmek yasak' gibi bir yanıtla ayşe'nin talebi reddedilebilir, fakat cennette yasak olur mu?
    küçük bir çocukken aklıma hayatla ilgili bir soru takılmıştı. şimdi hatırlamadığım bu soruyu anneanneme sormuştum, o da bilememişti. "neyse ölünce allah'a sorarım" diye kendimi teselli ettiğimde ise anneannemden "bakalım o zaman hatırlayabilecek misin?" gibi bir yanıt almıştım. aynı şey ali ve ayşe için de geçerli olabilir. ayşe öldüğünde ali'yi unutur, mutluluğunu sağlamak için bir düzenleme yapmaya lüzum kalmaz. fakat unutmanın sınırı cidden beni rahatsız ediyor. bir bitkiden daha mutlu ne olabilir? sıfır düşünce, yaşamak için temel ihtiyaçlarını karşıla, mutlu mesut yaşasın. bal akan ırmakları, hurileri, günde 35 saat bilgisayar oynama hayallerimizi unutursak ne olacak cennette? belki de cenneteki huzurun kaynağı yeşillikleri insanlar oluşturacak.
    buraya kadar pek de cennetle bağdaşmayan nefret üzerinden yazdım. tam tersi sevgi de var. gene ali ve ayşe'den devam edelim. bu sefer ayşe ali'ye aşık olsun. hayattaki tek amacı bu dünyada kavuşamadığı ali ile öbür dünyada birlikte olmak. ve ali de tahmin edliebileceği üzere başka birini seviyor, onunla olmak istiyor. ilk örneğimde yazdığım çözümler buna da uygulanabilir. ali öldükten sonra aslında ayşe'yi ne kadar sevdiğini farkedebilir veya ayşe'ye ali unutturulabilir.
    veyahut; bütün bunların hepsi yapılır. ilk örnekteki ayşe cennete gider. onun cennetinde bir ali cehennemde yanmaktadır, ama bu ali resim gibi, robot gibi bir şeydir. sırf ayşe için konmuştur oraya. gerçek ali de başka bir cennette kendi mutluluğunu yaşamaktadır. ikinci örnekte aynı robot ali ayşenin yanında olur, sonsuza dek onu mutlu eder.
    bu yazı istediğimden fazla uzun oldu. demek istediğim, yaşarken kurduğumuz cennet hayallerinin öldükten sonra gerçekleştirilmesinin tam dürüst bir yaklaşımla mümkün olamayabileceğiydi.
    1 ...