1 nisan 2009 türkiye ispanya maçından sonra tekrar gündeme getirilmesi gereken olay.
ben fatih terim'i çok severdim. "egosu şişkin" diyenlere "millet karizması karşısında eziliyor, ondan öyle görünüyor" derdim. "oynattığı adamlarda iş yok" diyenlere "onun bir bildiği vardır" derdim. "bazı oyunculara takıyor, onlar ağzıyla kuş tutsa milli takıma almıyor" diyenlere de "onlardan daha iyi oynayacak oyuncular olduğunu düşündüğü için almıyordur, takmakla ilgisi yok, bu hocanın takdiri" derdim. ispanya maçlarının kadrosunda ibrahim toraman'ın olmadığını görene kadar...
çünkü bu kadro seçimi öyle bir zamana denk geldi ki fatih terim'in gözde defans oyuncularının hepsi sakat ve ibrahim toraman formda. bu ikisi aynı anda gerçekleşmese çoğumuz bunu da sineye çekerdik eminim. "hocanın takdiri" derdik. ama artık şu kesin, ibrahim toraman ne yapsa bu kadroya giremez. bazıları da ne yaparlarsa yapsınlar bu kadronun dışında düşünülemez (bkz: emre belözoğlu).
peki ibrahim toraman'ın milli takıma alınmaması neden bu kadar önemli? ibrahim toraman dünya çapında bir yetenek midir?
"evet" diyemeyiz. bugün ibrahim toraman sahada olsa skor farklı mı olurdu? buna da gönül rahatlığıyla "evet" diyemeyiz. ama ibrahim toraman'ın kadroya alınmaması ilk kez fatih terim'in takıntıları olduğunu ve takıntıları uğruna önemli maçları kaybetmekten çekinmediğini gözümüze sokmuştur. bu yüzden önemlidir.
ben fatih terim'i çok severdim. ama onun bu tavrını savunacak söz bulamıyorum. artık savunmak da istemiyorum zaten...