bir pazar sabahı uyanırsınız. giyinir sahile inersiniz. sahilde çay bahçeleri revaçtadır. onlardan birinde oturup bir kahve içersiniz. sonra kalkıp, uzun sahili baştan sona yürürsünüz. sonra sabah kahvaltısı veren bir yere oturup güzel bir kahvaltı yaparsınız. gazetenizi okursunuz yumuşak esen rüzgar eşliğinde. gazeteniz uçmaz merak etmeyin, o rüzgar sizin bildiğiniz rüzgarlardan değildir çünkü. sizinle birlikte gazete okuyan rüzgarlardandır. canınız gezmek istiyorsa sahilden trakya yönüne doğru yürürsünüz. mimarsinan'ın yaptığı 32 köprüyü geçerek lüks villaların arasından size bakan çiçekler eşliğinde klasis zirvesine ulaşırsınız. oradan silivri'ye tepeden bakarsınız. klasise yakın olan maksi shopping city'e uğrayıp bir öğle yemeği yiyip, bowling oynayıp, sinema izleyip, sonra da maksi servisine atlayıp merkeze inersiniz tekrar. silivri'nin podyumu dediğim yemeniciler geçidinde bir vücut gösterisi yaparsınız. ordaki converse'te çalışan bayana bakmadan geçmezsiniz. sonra özel aracınız varsa atlayıp boşnak bahçe'ye çıkıp güneşe iyi geceler deyip, size bıraktıklarını izlersiniz. ardından arabanızı park yerine çekip, bedir şark'ta doğu yemeklerinden bir ziyafet çekersiniz. sonra sahilde bulunan kazım koyuncu yürüyüş yolunda bulunan amiral bar'da canlı müzik eşliğinde kahvenizi yudumlarsınız. saat geç olmuştur. evinize gidip güzel bir duşun ardından keyfinize bakarsınız. tam uyumaya hazırlanırken, tekrar giyinir çıkarsınız. ''gürem işkembe'' salonunda sabaha kadar hizmet veren görevliler sizleri beklemektedir. birbirinden güzel çorbalar ömrünüze ömür katacaktır. sabah okuduğunuz gazeteyi unuttunuz değil mi? merak etmeyin, sabahlara kadar çalışan temizlik görevlileri o gazeteyi geri dönüşüme gönderdiler bile. susam sokağı tadındadır benim silivri'm.