evet sevgili okuyucu seni ne kadar ilgilendirir bilmem ama bu benim. ilgilenmiyorsan bundan sonrasını okumayabilirsin.
sözlükte yazarken yazdıklarımı kimse okumuyormuş gibi bir hisle yazıyorum. sanırım böylece daha rahat ve anlaşılır olmaktan uzak yazıyorum. evet benim hiç sevgilim olmadı. olmasını istedim ama olmadı. karşı cinsin bol ve güzel olduğu bir şehirde yaşadım üniversite ye kadar ama olmadı işte. bugün 24 yaşındayım ve bunun sebeplerini bugüne kadar hiç sorgulamadım zira biliyordum. ama yavaş yavaş seslendirmeye başladım. (kendi kulaklarıma).
karşı cinsten birisiyle duygusal anlamda yakınlaşmayı her zaman aklımdan geçirdim. ama bana bu yaşıma kadar sorulan sayısız "neden kız arkadaşın yok?" sorusuna hep karşımdakini tersleyerek cevap verdim:
- ne kız arkadaşı yahu? bi daha duymiyim.
- ya oğlum git işine ben sıradan veletlere benzemem.
- ya anne allah aşkına sus. sinirleniyorum bak.
- halacım nerden çıktı bu şimdi. ben sevmiyorum böyle mevzuları.
tıpkı homofobikler gibi değil mi?
dedim ya her zaman içten içe istedim adam gibi bi kız arkadaşım olmasını. ama kız arkadaşım olacaksa herşey mükemmel olmalıydı. bütün dünya adeta rol yapmalıydı bize. herşey romantik film tadında olmalıydı. kız arkadaşımla aramdaki bağ ergen veletlerin geçici ve libidoya dayanan "çıkma" larından olmamalıydı. acaba ne zaman bitecek demeden sadece anı yaşamalıydık. bitmemeliydi.
işte şimdiye kadar kız arkadaşımın olmamasının bir sebebi: mükemmelliyetçilik.
bir de benim karakterimden kaynaklanan birkaç sorun oldu hep. lise yıllarında benimle duygusal anlamda ilişkiye girmek isteyen kızları hep tersleyerek uzaklaştırdım yanımdan. sanırım bu o "homofobik" olma duygusunun benzeri olan duygu sebebiyle oldu.
üniversiteye başladığımda çevremdeki herkes kendi deyimiyle şekil yapma yarışına girdi. bense bunu hep yadırgadım ve insanlardan çok fazla uzaklaşıp asosyal top10 a hatta top3 e girdim. 2 ev arkadaşım dışında kimseyle konuşmadığım çok fazla gün oldu.
aynı çorapları bir ay çıkarmadan (iğrenç ve gerçek. ama napiyim oğlum pis gibi durmuyodu) çamurlu ayakkabılarım ve dilenci montumsumla beşinci seneme başladım. ee tabi karşı cinsin kim olursa olsun bu durumdaki kişiye ilgi duymaması da haklı bir sebeptir.(arada kur yapanlar oluyodu çorapları görüp de)
mükemmelliyetçilik buradada gösterdi kendisini. benim bir kız arkadaşım olacaksa ve ben fobimi aşabileceksem yine herşey mükemmel olmalıydı. üniversite öğrencisi olarak yığınla derdim olmamalıydı. yine sadece o ve ben olmalıydım. kirayı, faturayı nasıl ödiycem derdiyle aşk bize lükstü. (bilmem kimin hiyerarşik piramitini düşünün: temel ihtiyaçlar, barınma...)
hala aynı durumdayım. arada bu durumuma rağmen hala kur yapanlar çıkıyor. ama ben yapamıyorum. (o anlamda değil lan. pislik herif). ve yapabileceğim "geleceği" hala göremiyorum.
istiyor muyum? evet. bir kız arkadaşım olsun istiyorum. nasıl birşey merak ediyorum. karşıma geçip inci dişleriyle gülümseyen, sarılıp kokusunu içime çekerek öptüğüm gördüğümde kalbimin çarptığını bana hatırlatan bir sevgili... hem merak ediyorum hem de belirttiğim gibi zaman zaman ihtiyaç duyuyorum.
kız arkadaş nedir? bir kız ve erkek nasıl arkadaş olurlar? direk gidip karşı cinse sorarlar mı? bir erkek ve bir kız duygusal anlamda arkadaş olmaya karar verdikten sonra ilk ne yaparlar? "hadi madem sevgili olduk gidip el ele gezelim" mi derler? birlikte hep cafeye, çarşıya mı giderler? sık sık öpüşürler mi? zamanla birbirlerinden sıkılmazlar mı? hergün birbirlerinin cep telefonuna mesaj atmak zorundalar mı? vs... gibi bir çok sorunun cevabını gerçekten merak etmekteyim.
bunun abazanlıkla, zekayla alakası yok. sebepler birçok kişi için çok fazla.