yürek yanarsa titrer gül üşürse

entry1 galeri
    ?.
  1. güzel bir, nuri can şiiridir.

    yürek yanarsa titrer, gül üşürse

    git gide kirletiyorlar gökyüzünü Anne
    umutları da tüketiyorlar hep beraber, sevgileri de
    dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle
    soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
    kimin eli kimin cebinde
    kimin eli kimin neresinde belli değil...

    bense öyle acemi ve şaşkın
    boş kalan ellerimi bir ömür
    nereye koyacağımı bilemedim.
    bilemedim, hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı.
    buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabıma
    maske diye bir not düşürmedim yüzüme
    bukalemuna çalan rengimde olmadı...

    tuttuğum her insanın elinde ellerim kirlendi
    gözlerim kirlendi baktığım her insanın gözlerinde
    yüreğimi sarktım umut kuyularına her defasında
    her defasında yangın çektim su yerine, acı çektim
    ne bir gün ışığı aktı içime ne de bir yağmur damlası.

    rezil bir dünyanın orta yerinde
    hüzün ben oldum düşen her yaprakta
    her savaşta vurulan ben
    kaç çocuğun hayalleri yıkıldı gözlerimde
    kaç çocuğun son ümitleri yandı yüreğimde
    ıstırabın en derin okyanusuna gömüldüm
    bu nasıl bir dünya
    bu nasıl bir dünya Anne
    kahretsin
    suskunum, susuzum, yorgunum Anne...

    durmadan kirletiliyor, kanıyor zaman, kimse aldırmıyor
    kimse yanmıyor sevincini ateşe döken gelincik çiçeklerine
    dönüp bakmıyor çığlıklarına annelerin
    hergece dokuz yerimden vurur beni, gözleri öksüz çocuklar
    bu yüzden çıkarmıyorum kurşunları yüreğimden, yaramı da sarmıyorum
    siyahlar giyiniyorum her gün, dalgın dalgın bakıyorum camlara
    ah gönlü güvercinim sen olmasan nasıl dayanırim bu rezil yaşama...

    herşeyin kirletildiği bir dünyada, temiz tutamadık güzelliklerimizi
    bu yüzden hep vurgun kaldı bir yanımız, bir yanımız aşka, acıya ayarlı

    her gece dumanlar yürüyor
    beton yığınlarıyla örtülü sevgisiz kentler üstüne
    zifiri karanlıklar yürüyor Anne
    kapkara nehirler gibi, acı akıyor yüzünde yoksulların
    bir cehennem ateşi yanıyor yüreklerinde her akşam
    kimse kimsenin yasını tutmuyor, bölüşmüyor acısını
    bu nasıl bir dünya Anne
    bu nasıl bir dünya
    kahretsin

    sarılki, serinlensin ateşler içindeki alnım
    Yorgunum anne, beynim, tenim, ellerim yorgun
    kendime sürgün yaşamaktan
    sevgiye tanımlar aramaktan
    tüm bu oldu bittilere
    insanın kayıtsızlığından yorgunum Anne...

    yorgunum, ağrılarım, sızılarım, hayallerim yorgun
    ihanetler yedi umudumu, sevincimi, düşlerimi
    her gece yalnızlıklar sürüyorum kanayan yerlerime
    ellerime çaresizlikler yüklüyorum
    üşüyorum bu karanlık soğuk gecelerde sarıl bana Anne

    oysa hiç dönmedim sırtımı insan emeğine
    öpmedim namerdin elini, eğilmedim zalimin önünde
    ama ezildim bir çaresizin bakışından
    bir annenın yakarışından
    bir babanın haykırışından
    utandım Anne dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
    aç insanların kederinden utandım
    bombalanan şehirlerden, yalvaran gözlerden
    insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
    insanlığımdan utandım Anne insanlığımdan.

    heyhatki,
    bizi ağlatan acılar güldürüyor başkalarını
    yürek yanarsa titrer Anne, gül üşürse
    kaç insan soyundan ihanet görmüş, kaç gül dikeninden
    mademki ihanet var,
    öz elleriyle boğsun gül emen çocuklarını anneler
    ve ihanet etsin şairler
    yazmasın şiirler gül yüzlü sevgililerine
    her mısrası kurşun olup saplansın yüreklerine...

    ....

    dünyadaki tüm çocukları sevdim Anne
    sevdim yeryüzündeki bütün insanları
    diline, dinine, ırkına bakmadan sevdim
    sevdim boynu halkalı köleler gibi
    nerde bir ah duydum yüreğime saplandı oklar
    nerde bir çocuk vuruldu ben de vuruldum Anne...

    can çekişir dudağımda kelebek ölüleri, nerede kötülük görsem
    nerede kötülük görsem, söner yıldızları gözlerimin, kör olurum...

    suskunum, susuzum, yorgunum Anne
    bunca kalabalıkların, bunca mekanların içinde
    her defasında yarası kanayan şiirler damlarken içime
    yüreğimdeki yağmurlarla, herkesin bildiği bu dünyada
    adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun
    yavru bir kedi gibi sahipsiz ve de yalnızım
    öyle mi?
    vayyy..

    ....

    ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
    alın beni üşüdüğüm yerden
    kaldırın düştüğüm yerden
    kalbinizin üstüne tutun pul pul
    vicdanınızın üstüne
    aynı soydanım sizinle

    yok başka bir umarım alın beni üşüdüğüm yerden
    yok başka kimsem kiminle konuşsam
    sizin elleriniz var soyan, evleriniz var kocaman
    sokaklarda, gecekondularda yatmadınız karda - kışta
    bir dilim ekmeğe avuç açmadınız
    utanan biz olduk yoksulluğumuzdan
    utanan anam oldu, babam, bacım, gardaşım...

    ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
    alın beni üşüdüğüm yerden
    kaldırın düştüğüm yerden
    kalbinizin üstüne tutun pul pul
    vicdanınızın üstüne
    aynı soydanım sizinle...
    3 ...