"bir gun olecegim nasilsa" deyip de bunu yasam felsefesi haline getiren insanin cesitli opsiyonlari vardir.
1. "ehu ehu, olecegim zaten, ne diye ugrasacagim? egleneyim bari hazir hayattayken." deyip, okul olsun kariyer olsun, cevresi ile iliskileri olsun, bu alanlara hicbir yatirim yapmayip murphy'nin kurallari sayesinde 120 sene yasayacak olan biri olmaktir. kendini gelistirmeyen, etrafindakileri uzup bencilce davranan bu gereksiz yasam formu hepimizin torunlarinin torunlarini gorur, mazallah. e tabii "all work and no play makes jack a dull boy"...
2. "yarin bile olebilirim, hala sansim varken bunu degerlendirmeliyim" diyenler de vardir. hirsli olurlar, her iste elleri vardir, genis bir cevreleri olabilir. Bu kisiler icin en tehlikeli sene, 27. yaslaridir.
(bkz: jimi hendrix) (bkz: jim morrison) (bkz: janis joplin) (bkz: kurt cobain)
bu seneyi atlattiklarini varsayarsak, ne kadar yasayacaklari konusunda bir istatistik atamayacagim.
3. "ne zaman ne olacagi belirsiz, hayati doyasiya yasayayim bari" diyenler ise 1. ve 2. maddedeki dusunceleri harmanlayip uygularlar. "work hard, play hard" felsefesine iliskin hayatin gercekleri ile ugrasirken mutluluklarina da onem verirler. joie de vivre, yani yasam sevincinin hakkini verirler. hepimizin farkinda oldugu uzere, her seyi dengeleyebilmek buyuk bir basaridir ve tembellik akiminin onculerinden biri olarak bu kaizen sistemli ubermensch'leri biraz kiskandigimi itiraf etmeliyim.