imam hatipli valiler

entry21 galeri
    11.
  1. laiklik anlayışı kıt kitlelerin kaderini belirlediği ülkelerde olması hiç de şaşırtıcı olmayan valilerdir.

    imam hatip okullarında eğitim gören insanların pozitif bilim konularında da eğitim aldıklarını söyleyenlerin meseleye tamamıyla at gözlükleriyle ve eksik bilgileriyle baktıklarına inanıyorum. o okullarda verilen ders programları içerisinde matematik, fizik, kimya derslerinin olması o okullarda yetişen öğrencilerin pozitif bilim ışığında düşünebileceklerini, bilim felsefesini özümsemiş oldularını kesinlikle göstermez.

    pozitif bilim ışığında düşünmek nedir derseniz eğer: kısaca; sorgulayabilmek, dogmalardan sıyrılabilmek, olaylara şüpheci yaklaşabilmek, bir olayı sadece sonucuna göre değil sebepleri ve bu sebeplerin nasıl oluştuğunu da önyargılardan tamamen sıyrılmış bir şekilde rasyonel olarak inceleyebilmektir derim.

    düşünün bir kere; imam-hatip lisesine giden bir çocuğun gördüğü ilahi derslere şüphecilikle yaklaştığını? hocalarına öğrendiği ayetlerin kendisine yanlış gelen taraflarını sorabildiğini? imam hatip öğrencilerinin hocalarıyla gelmiş geçmiş tüm dinler hakkında doğruları yanlışları eşliğinde tartışabildiğini? (içlerinden "töbe estafurullah" diyecek olanları %99 oranındadır)

    şimdi bu tablo bize neyi gösteriyor?

    çocuk imam hatip lisesine gidiyor ve bir dinin kitabını en başından itibaren sorgulanamaz olarak kabul ediyor. içerisinde yazılan herşeyin allah kelamı olduğuna inanıyor. değil o kitabın yanlışlarını görüp sorgulamaya başlamak, o tür bir şeyin düşünülmesinin bile onun cehennem denen bi yerde yanmasına neden olacağını öğreniyor. cezalandırılıyor. bakın burada; inceleyip yanlışını bulup, sorgulayarak doğrusunun ne olabileceğini düşünmesinin, çözüm arama girişiminin bile yasak olduğu bir eğitim anlayışından bahsediyoruz. sen bu çocuğa değil kimya istersen kuantum fiziği öğret ne farkeder?

    bu arada bilim yalnızca matematik, fizik ya da kimyadan da ibaret değildir. bu disiplinleri sullar seller gibi öğrenmek bilimi de tamamıyla öğrenmiş olmak değildir. istersen matematik olimpiyatlarında dünya dereceleri yap. istersen öss'de türkiye birincisi ol. çocukluğundan beri hem okul hem de dershanelerde birinciliklerden birinciliklere koş... bu başarıların hiçbiri senin bilime muvafık olduğunu göstermez. hele bilimsel yöntem ile düşünebildiğini hiç göstermez.

    felsefe, biyoloji, bilim felsefesi gibi sorgulamayı öğreten, şüpheciliği odak edinmiş müfredata hakim olamadığın sürece pozitif bilim konusunda bir hiçsindir! bu kadar basit. zaten siyaset meydanında da imam hatip öğrencilerinin içler acısı durumuna hepimiz şahit olduk. çoğu kişi gülerek izlemiş fakat inanın benim içim acıdı izlerken. çocuklar afyonla uyutulmuş gibiler. dünyadan, bilimden bi haber yaşıyorlar. sonlara doğru içlerinden cesur bir kaç kişi çıktı da "bizler de derslerimizde biyoloji görmek, evrim teorisini tartışabilmek istiyoruz" diyebildiler. o kızcağızın akıbetini gerçekten merak ediyorum doğrusu.

    neyse fazla uzattık bilimsel düşünce konusunu.

    laiklik anlayışı kıt olanlara seslenmiştik entrynin başında. oradan devam edelim. laiklik sadece, okullarda öğretilen: "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" demek değildir sevgili arkadaşım. laiklik bir düşünce yapısıdır, yaşam biçimidir aynı zamanda. biraz da; dini dersler ile bilim derslerinin birbirinden bir uçurum kadar uzak olduğunu kavrabilmektir laiklik. laiklik; kişiliğini dogmalarla oluşturmuş, sorgulanamaz bir dinin eğitimini almış bireylerin, devlet adına aldığı görev sonucu; özgür düşünceyi, insan temel hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi, inançsızlığı ya da herhangi bir inancı mevcut çoğunluğun inancının(bizim ülkemiz için islamiyet oluyor bu) yıpratıcılığından, baskısından, şiddetinden koruyabileceklerini umanları komik bulmaktır. bu minvalde: "bireyler laik olamaz, sadece devlet laik olur" diyen kişi sonuna kadar yanlış bir düşüncededir. demokrasiyi benimsemiş insanlar nasıl ki demokrat olabiliyorsa, laikliği benimseyebilmiş insanlar da rahatlıkla laik olabilirler.

    tüm bu bilgiler ışığında son sözüm şudur: geçmişte islamiyet adına yapılan onca önyargılı baskı, şiddet, katliam, bundan sonra da bu türden olayların yaşanabileceğini göstermektedir. bu tür istenmeyen olayların önlenmesinde görev alacak olan ülke yönetimindeki insanların imam hatip lisesi mezunu olduklarını bilmem benim içimin daha da huzursuz olmasını sağlıyor. düşünebiliyor musunuz, şehrimin valisinin imam hatip lisesi mezunu olması benim içime korku salıyor?

    "bu ülkenin başbakanı da imam hatip mezunu" mu dedi birisi? tehlikenin farkında mısınız?
    3 ...