ilkokulda vardı bunlardan. matematik'in ilk ünitelerinden olan fantastik konu kümeler, sağlı sollu ataklarla ender osasuna ataklarını bastırırken, ortaya çıkıverirdi 3 ayaklı tavuklar kümesi. tabii sonradan öğrendik ki amerika'nın dünya etrafında saldığı bilimum kimyasal ve radyoaktif maddeler değil 3 ayaklı 3 götlü tavuk bile yapabiliyormuş. tabii biz öyle cold war kids değiliz, nerden bilelim.
bu 3 ayaklı tavuk, 4 kuyruklu köpek, 5 zikli at varyasyonları çağrışımlar yapmadı değil. 3. sınıfta otuzbir çekmeye çalışan ahmet'ler ali'ler armut gibi 'tavuğun üçüncü ayaa mı var ööretmenim, kikikikiki' diye gülüyorlar, bi de tipleri de sempatik gibi, yaptıkları şakayı anlamasan bile maymun gibi sıfata bakınca 'ehühühü' diye gülüveriyorsun. ahmet de bilmiyor tabii, halbuki ne gülüyon lan diye sorsa, benim gibi mülayim çocuk 'abi vallla kötü bişey yapmadım vurmayın tamam harçlığımı vereyim' diyecek.
her neyse, bu post-travmatik dönemi unutmak benim için kolay olmadı. gün geldi dershaneye başladık, o kümeler bölüm sonu canavarı gibin yine geldi. bu sefer zıplayabilen filler, uçabilen penguenler gibi yaratıcılık sınırlarını zorlayan önermeler vardı. tabii biz o zamanlar mehmet ali erbil entellektüelitesinde olduğumuzdan 'hocam ama karl popper diyor ki gördüğün her karga siyah olsa bile bütün kargalar siyah diye bi şey yokkiiii' diyemiyoruz. desek de terlik ya da tebeşir yeme kapasitesine sahibiz.
fil dediğin hayvan insanın bilinçaltına işliyor işte. ilkokul fenomenlerinin ırzına geçip sözlükte bu konular üzerinden prim yapmayı planlıyorlar belki de filler, selpak'ın emici filleri!! bağlantıyı görmeye başladınız değil mi, filler, kanatlar, selpak, 3 ayaklı tavuk, kfc, ve death metal!* sonuçta ortaya bu önerme çıkıyor, boş bir bakınız, tek kanatlı fillerin death metal dinlemesi. mamafih, fil denilince akla ilkokulda okuduğumuz salak fil esprileri geliyor. hangi ruh hastası içinde fil olan kelimeleri çocukların ebesini siksin diye şaka kitabı yapar onu da anlamıyorum. al sonuç burada, sözlükte fillerin death metal dinleme ihtimalleri üzerine entry giriyorum. hey allaam ya.
ama siz siz olun, 'filler death metal dinlemez olm, onlar daha ziyade sezen aksu falan...' demeyin. kimi fil var kahvesini orta şekerli sever, kimi fil var 'göle yıkanmaya gidiyom ben hacı' diyip bütün ailenin girdiği su birikintisine işer. sonra yalvaç ural diye bi adam çıkar, fillerin en sevdiği çiçek nedir diye bilmecemsi bi soru sorar, hemen anlayamayın diye de cevabı altına tersten yazar: karanfil.
