"çelişkiler yumağına saplanmış olmak." şeklinde kısaca özetlenecek sendromdur.
her kim ki içerisinde bulunduğu sektöre, o sektörün verdiği imkanlar sayesinde bok atıp prim toplama gayretindeyse, o kişi bu sendroma tutulmuştur. günümüzde ne modern tıp, ne psikanalitik, ne cinci hocalık müessesesi ne de köpekle cinsel ilişkiye girmek bu derde deva bulabilmiştir.
okan bayülgen isinli zat-ı muhterem, adının ve sıfatının her daim taze kalmasının, kendi kitlesi dışındaki insanlara ulaşabilmesinin yegane sebebi magazin sektörüne, televizyonlarda bulunan çarpıklıklara, yine ekmeğini yediği beyaz camdan ayar üstüne ayar veren bir arkadaştır. medya arkası bölümü ile bütün kadın programlarını tabir yerindeyse köpek götüne sokup çıkartarak "ne kadar entelektüelim, ne kadar duyarlı ve bir o kadar düzene isyan etmiş bir bireyim" havalarıyla büyüdükçe büyümüş, king kong'u, godzilla'yı kıskandıracak boyutlarda bir canavara dönüşmüştür.
medya maymunluğu mesleğini icra eden güzide sanatçılarımızın her birini okkalı tükürüklerle fişleyip, yine o fişlediği sanatçılarımıza yine o sürekli verip veriştirdiği tarzlarda programlar yaparak, şifresi 31313131 olan çelik kasasında ömrünün sonuna dek yetecek kadar birikim yapmıştır.
şimdi bu arkadaşın yaptığı kendiyle ölümüne çelişmektir. bu arkadaşın yaptıklarını göremeyip, şu güzelim tespite ve hakaretle uzaktan yakından alakası olmayan sözlere ayar verme gayretinde olacak arkadaşlara sözüm;