efendim bilindiği üzere mühendislik fakültelerinde(özellikle makina ve inşaatta) sıfıra yakınsayan kız oranları bu fakültelerde okuyan yurdumun abazan gençlerini binbir türlü hale sokmakta, garip işlerle uğraşmalarına neden olmaktadır.(bak mesela demirel'e erbakan'a, okulda bi kız becerememek nasıl bir ruh haline ittiyse adamları ülkeye becerdiler ona rağmen durulamadılar) garip işlerin biri de şiir yazmaktır ya, mühendis kafasıyla şiir yazılınca o bile bir garip olur, buyrun buradan yakın:
ben seni hiç sevmedim ki
yorgun akşamlarda çözdüğümüz integralleri sevdim
üç saat uğraşıp 50 almanı sevdim teknik resimden
sin'e benzemeni, cos gibi gülmeni sevdim
ben seni hiç sevmedim ki
ben seni hiç sevmedim ki
kırılgan ellerinin tokluk değerini aramayı sevdim
kalbimi kırmanı sevdim en gevrğinden
faz diyagramından mukavemetini hesaplamayı sevdim
ben seni hiç sevmedim ki
ben seni hiç sevmedim ki
vucudundaki akışkanların mekaniğini hesaplamayı sevdim
içten yanmalı motorlar gibi yakmanı sevdim beni
ilişkimizin statik dengesini hesaplamayı sevdim
ben seni hiç sevmedim ki
ısıl işlem uygulanan çelik gibi düştüm ateşe
ben yanmayı sevdim, yandığım zaman böyle işte
ben seni hiç sevmedim ki
ben sevdim mi adam gibi severim *
başım köpük köpük yağlayıcı, içim dışım talaş,
ben bir torna makinesiyim gülhane parkında,
soğuk soğuk, paslı paslı ihtiyar bir torna.
ne sen bunun farkındasın, ne şef farkında.
ben bir torna makinesiyim gülhane parkında,
kalemlerim suda balık gibi kıvıl kıvıl.
aynalarım ipek mendil gibi tiril tiril.
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
dişlilerim ellerimdir tam yüz bin elim var,
yüz bin elle dokunurum sana, istanbul'a.
dişlilerim gözlerimdir. şaşarak bakarım.
yüz bin gözle seyrederim seni, istanbul'u.
yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar akslarım.
ben bir torna makinesiyim gülhane parkında,,
ne sen bunun farkındasın, ne şef farkında.*
seviyorum seni
demiri suya basıp pekleştirir * gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
kum kalıba kızgın demiri döker gibi
ağır duvarların ardını -neyin nesi belirsiz-
telaşlı sevinçli hiltiyle deler gibi
seviyorum seni
tornayla ilk pahımı kırar * gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan birşeyler gibi
seviyorum seni
"ısıl işleme gerek yok çok şükür" der gibi