tezer özlü yara deşmeye başlamasıyla beraber nefes aldığı her an kanamaya başlamış ve bunu bize damlatmayı başarmıştır. yaşamın ucuna yolculuk kitabında kendimizi çıkmaz sokaklarla dolu bir mahallede bulmamız aslında bundandır. o sokaklarda cinayetler işlendi, o sokaklarda kadınlara tecavüz edildi, o sokaklarda duvarlara isyan sloganları yazıldı, o sokaklarda sevgililer birbirlerine sarılıp kalma yeminleri ettiler. yine o sokaklarda kuşları boyunlarından, delileri kanatlarından vurmasını öğrendik biz. birgün üzerimize geleceklerini bildiğimiz halde, herşeyimiz yaptık biz o duvarları.
tezer'e göre bir yara varsa eğer iyileşmesi mümkün değildi. kabuk sadece zaman kazanmak, hisleri nasırlaştırmaktı. direksiyonun başındaki tezer, o çıkmaz sokaklarda kendi üzerine sürdü cümlelerini. deşmeye devam etti. o her deşişinde, biz o'na işaret parmağı görevi yükledik bize gösterdikleri adına. bize göre hayat, her problemde bir parça yanlış telaffuz edilmiş, muhakkak bir parça eksiklikten ibaretti.. çok sonra arkamıza dönüp baktığımızda, bu yaşanılanların getirisi olarak yüreğimizde hep, kan dolu bir avucun dört parmak izini bulacaktık. çünkü bir müddet sonra tezer kan kaybından ölecek, kopmuş işaret parmağı bir daha yerine dikilemeyecekti.