o altıyüz arkadaşıdan hangisi göz rengini biliyor? hangisi portakal suyu sevmediğini biliyor? hangisini evine davet edebilirsin? hadi göz rengini biliyor, vişne suyu içtiğini de biliyor, hadi diyelim ki evine de geliyor. Peki, kaçına ben sana kahve yaparken sen de geçen yaz arkadaşlarla gittiğimiz plajdaki bikinili fotoğraflarıma bak dersin? Biz geçen gece barda çok eğlendik bak bunlar da eğlendiğimizin hatta sarhoş bile olduğumuzun kanıtı diye fotoğraflar gösterirsin? Görgüsüzlük hat safhada. Hayır sadece o da değil. Fotoğrafların manevi değerlerini o kadar çabuk öldürüyor ki şu tagleme işleri filan. Diyelim ki sevgilisin birisiyle, öpüşürken ki fotoğrafınızın işi ne orada, ne bu nispet yapma isteği bu kadar! o fotoğraf sen de yok mu? sevgilinde de yok mu? Var! E başka kimin için özel olması gerekiyor, kimlerin görmesi gerekiyor sevgilinle ateşli öpüşmeni! görgüsüzlüğün sınırlarını zorlamayı, zamanımızı hoyratça harcamayı geçtim, güzel anılarımızı ortamlara meze yapıyoruz. O bikinili fotoğraflarınıza bakıp kim diyor acaba "ah ne kadar güzel tatil yapmışlar şunlara da bak çok kıskandım" diye. Kimse, vücdunuzun hani bölümü hangi fotoğrafınızda daha güzel çıkmış ona bakılıyor. Başka ne işe yarıyor bana mantıklı bir açıklamasını yapanlara diyeceğim ki (kendi vitrinlerini süslemeye çalışanlar hariç tabii!); önemsemeyin şu cümlelerimi boş konuştum!
Ayrıca şunu da belirtmek de fayda var, facebook u türlü türlü kullanma yolları vardır. Facebook, demiyor ki sana fotoğraf koymazsan, ilişki şeklini belirtmezsen sayfama giremezsin! Malesef ki özellikle istanbulda yaşayanlar için facebook en kapsamlı event rehberidir hatta üreten genç jenerasyonun birleşme ve dayanak noktası olmaktadır gittikçe, facebook u bir vitrin olarak kullanmak bizim tercihimizdir!