çanakkale savaşı iman gücüyle kazanılmadı

entry41 galeri
    13.
  1. Elbette iman gücüyle kazanılmamıştır. Bir kere "iman gücü" iki tarafı birbirinden ayıran bir özellik değildir. Her insan, cepheye gidince dine sarılır, ve çanakkalede deki her iki taraf da imana sığınmıştır. Tarafları ayıran özellik imanları değildir. Kendisini çok inançlı, Batılıları ise toptan inançsız-ateist kabul etmek, ilkel bir türk-muhafazakar refleksidir.

    Gelelim çanakkale zaferine: çanakkale savaşı çok çok büyük bir onurdur ülkem tarihinde. Fakat, bu savaş üzerine inanılmaz efsaneler yaratılmakta, zafer, olduğunun da onlarca katı abartılarak anlatılmaktadır. Dönemin en güçlü orduları, dönemin teknik ve teknolojik açıdan geri, ve özellikle de manevra-taktikleri açısından tecrübesiz bir ordusuna yenilmişse, bu operasyon başarısız olmuşsa, bunda ingiliz kurmaylarının hiç mi suçu yoktur? vardır, hatta esas suç onlarındır. Evet bizim atalarımız dedelerimiz cansiperane savunmuş, kendilerinden beklenenin çok daha fazlasını yapmış ve yabancı savaşçıların takdirini kazanmışlardır. Ama aynı dedeler, aynı kahramanlıkla çölleri geçip, aynı kahramanlıkla süveyşe de saldırmışlardı. Orada doğruları yapan ingilizler burada neyi yanlış yapmıştı?

    bir kere ingilizler (ve tabii fransızlar) donanmanın nispeten demode olmuş, yavaş ve alman donanmasının peşinde olmayan gemileriyle boğazı geçmeye çalışmışlardı. Stratejik açıdan bu karar doğru olabilir, ancak geliboludaki bataryaların o kadar yoğun olmasını beklemiyorlardı. Boğazın en dar yerinde yoğunlaşmış onlarca batarya buldular karşılarında. (not: ingiliz donanması burada batmış falan değildir. Bir ingiliz savaş tarihçisine bunu söylerseniz, size kıçıyla güler, o zaman ingilterenin elindeki gemi sayısını gösterir, bunların kaçının marmara sularına gömüldüğünü anlatır ve batan gemilerin modellerinden, niteliklerinden bahseder. üzülürsünüz...)

    ikincisi, kara harekatını deniz harekatıyla koordineli yapmadıklarından, mısırdan askerler geldiğinde türk savunması çoktan yerini almıştı. bu da büyük bir hata idi.

    üçüncüsü, çıkarma yapan birliklerin elinde, gelibolunun doğru dürüst bir haritası yoktu, dolayısıyla ilk gün, olayın şokunu türk tarafı üzerinden atamamışken hızlı bir ilerleme sağlanması imkanı kullanılamadı.

    dördüncüsü, çıkartma yapılan noktalarda türk tarafı aynı hızda karşılık verince, savaşın bir siper savaşına dönmesine, batı cephesine benzemesine izin verilmemeli, manevra kabiliyeti, ilk hücumda yedekte bırakılan birlikler sayesinde korunmalıydı.

    beşincisi, en yetenekli Alman kurmaylarından olan Liman von Sanders, ve bir askeri efsane olan Mustafa Kemal'in karşısına belki de hiç çıkılmamalıydı.

    ha yine de, çanakkale, 1. dünya savaşı tarihinde istisnai değildir. Zira 1. dünya savaşındaki hemen her taarruzda savunma yapanlar galip gelmiştir zaten (son dönemin zırhlı-piyade-uçak koordineli hücumları istisna). Çünkü bu savaş dönemi, ateş gücünün manevra kabiliyetine göre çok daha gelişkin olduğu bir dönemdir. Dolayısıyla çanakkale, aslında tipik bir birinci dünya savaşı cephesidir.

    Bir de bu savaşta türk askerlerinin yaşadıkları zorluklar aşikardır. askerler günde 1 peksimetle beslenmiştir. Yine de bu savaşın ölümcüllüğü, Batı cephesinin yanına bile yaklaşamaz. Çanakkale'den hareketle türklerin üstün karakterinin altını çizenlere, aynı karakterin savaşan tüm taraflarda olduğu hatırlatılmalıdır. Örneğin bir dönem batı cephesinde bir subayın ortalama hayatta kalma süresi 2 haftaya düşmüşken, ne ingilizler ne de almanlar gönüllü asker sıkıntısı çekmemiştir. Dolayısıyla, milliyetçiliğin en sinsi silahı olan "kendini numune zannetme" hastalığına kapılınmadan, çanakkaledeki şehitlerimizin hatıraları anılmalıdır.

    son olarak, ben o kadar savaş tarihi okuyup, çanakkale savaşının ve genel olarak biinci dünya savaşının askeri-teknik analizlerini kendi amatör çabamla yalayıp yutarken, çok afedersiniz ama "biz bu savaşı iman gücüyle kazandık" diyen varsa ona da götümle gülerim. Celal şengör'e de götümle gülüyorum, o ayrı tabi...

    edit: Bir günde 1800 şarapnel yemesine rağmen yerinde dimdik duran askerlerden bahsedenler, bi pashalende'ye falan baksınlar, batı cephesindeki büyük taarruzların öncesinde ne kadar mühimmatın karşılıklı yağdırıldığını, oradaki askerlerin nelere rağmen hücuma kalktıklarını görsünler. Tekrar ediyorum, amacım dedelerimin yaptıklarını küçültmek değil, sadece başkalarının dedelerine de saygı duymak, onların hatıralarını da hayranlıkla okuma yeteneğimi kaybetmemeye çalışmak...

    edit2: şehitlik=martrydom - Ayrıca bir bakın bakalım o dönemin ingiliz toplumu savaşta ölenleri nasıl anıyordu...

    edit3: bir de can sikici bir ayrinti var resmi tarihcilerin girmedigi: turk askeri, bu savasta da ortacag gelenegini devam ettirmis ve pek esir almamistir. teslim olan 'gavurlarin' cogu oldurulmustur. ust kademe komutanlar, lan bilgi bile alamiyoruz teslim olanlardan, kesmeyin sunlari esir degisimi falan yapariz ileride diye yakinsa da durum degismemistir. pek bilmeyiz boyle ufak ama can sikici ayrintilari.
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük