tam 1 sene önce düştüğüm durum. emin değilim. en az 11 ay 10 gün, en fazla da 1 sene 15 gün geçmiştir üzerinden.
entryme başlamadan önce "lan?" sorusunun cevabını vereyim. ilk günkünden çok daha fazla seviyorum.
ulan hatta.. neyse, söyleyeyim, yaşım 15. ama sen 16 de, az kaldı.
***
üstelik internetten tanışmıştık. 14 yaşıma kadar sevgilim falan olmamıştı. bir kız vardı, o da benden uzaktı zaten. o zamanlar, "beni kimse sevmiyor ben eziğim" triplerine girmiştim. bu da, son derece sevilip sayılan popüler bir kızdı. kafama koymuştum, hayranlık gibi bir şeydi işte. cesaretimi toplayıp söylemiştim, o da kabul etmişti. 2 ay sürdü. ikimiz de sevmemiştik, öyle arkadaşça bitti. "e aylardır konuşmuyoruz, bu saatten sonra da sevgilim var demeyelim, di mi?" dedik karşılıklı, oldu bitti.
lan yoksa iki sene mi oldu? hatırlamıyorum. 2007 sonuydu sanırım. tanıştık bir oyun vasıtasıyla. msn'de muhabbet falan ettik. o zamanlar tabi, ben 14 yaşındaydım, o da 17. internetten tanıştığım çok insan vardı, e abazandık tabi; ama hiçbirine yavşamayı dahi düşünmemiştim. ulan kız 17 yaşında! senin bulunduğun ortam ne? okulunun en büyüğüsün, 8. sınıfsın. liseli kız görünce salyaların akıyor, fakat sen daha o lise denen kurumun yanından geçememişsin. ama garip adamdım vesselam, ne bileyim; abazandım evet, ama hiç öyle karı kız hayali kurmadım. sapkınlıklarım, fantezilerim vardı hep, "rüzgar çıksın eteği açılsın!" diye bekleyen gariban bebelerden değildim. kendime yeterdim. evet, ben kendimi skerdim. neyse.
çok muhabbet ettik. abla-kardeş gibi bağlanmıştık birbirimize. ama çok farklıydı. çok şirin gelmişti bana. üstelik benim gördüğüm, lise 3-4 öğrencileri; kızları, çok büyüklerdi. bu öyle değildi. aslında, diğer kızlardan hiçbir farkı yoktu, ama küçük gelmişti bana. belki ben fazla büyüktüm yaşım için. ona abla demedim hiçbir zaman, diyemedim. bir gün izmit'e gidecektim. o da o civardaydı. "çıkıyorum ben merak etme yokum bi hafta kadar" gibisinden, son msn iletimi yazarken numarasını verdi bana.
mesajlaşmıştık yolda. o aralar ciddi bir psikolojik hastalığım vardı, geçelim. devamlı yardımcı oldu, orada bulunduğum süre içerisinde hep neşelendirmeye çalıştı.
2-3 ay böyle gitti. itiraf edemedim kendime, ama aşıktım. hem de deliler gibi. olgun olduğumu söylerlerdi, ama daha sevgilisi olmamış 14 yaşındaki bir çocuk olarak; 17 yaşındaki bir kızı kendime aşık edebileceğimi, en azından devam ettirebileceğimi aklımın ucundan geçirmemiştim. bir gün yine evden ayrılacaktım. bu sefer daha batı'ya gidecektim. 12 gün yoktum, ama telefonumuz vardı; onun için kampüscellli de olmuştum hem.
ama telefon kullanmamıza izin yoktu, belli saatler. çıkmadan hemen önce konuşmuştuk. bana hep sorardı, "sen bana aşık mısın?" diye. kızardım, "nasıl düşünebiliyorsun?" diye. o gün tekrar sordu. nasıl diyeyim. gülümseştik böyle. seni seviyorum dedi. aşıktım işte ben de. başta ikimiz de anlayamadık, alışamadık. son derece saygılıydık birbirimize karşı, her kelimeyi düşünerek söylerdik.
rüya gibiydi. buluştuk. gördüğümde anladım ki onu sevmemişim.
o zaman aşık oldum çünkü.
o söylemiyor. ama benim ailem her şeyden haberdar. arkadaşlarım, ne bileyim; çevrem, biliyor durumu. onu da tanıyorlar. garipsendi elbette.