eriyoruz en sade zamanında hayatımızın... el ele tutuşmuşuz, denize bakıyoruz... düşüncelerimizde olduğu gibi en dipte bir yaşam bulmayı umuyoruz... düşüncelerimiz gibi, en sade... en dip...
aşığı olduğumuz denize hediye etmek bedenlerimizi... tek isteğimdi...
atladık. birbirine kenetlenmiş yüreklerimiz gibi değildi ama ellerimiz... ayrıldılar ve uzaklaştık.
ben en dipte ararken kaybettiğim ışığımı, sen beni aradın... kaybolmama izin vermedin sonsuzluğumda. geride bırakmış olduklarımız vardı, haklıydın. çıktık, boktan olan hayatlarımıza kaldıgımız yerden devam etmek adına, karaya...
su dolmuş ciğerlerim, morarmış dudaklarım... gözlerim kapalı olsa da duyuyordum sesini. çığlıkların beynimde kurşun etkisi yarattı adeta. beni sevecek bir kişi için yalvarmıştım tanrı ya oysa ki. sen nereden çıktın?
ah dostum...
birlikte kaybolmalıydık o yolda... elimi bırakmadan, ciğerlerimiz patlayana kadar tuzlu sudan, bakıp gülecektik birbirimize... gözlerinin en derininde bulacaktım kaybettiklerimi yine...
izin vermedin bana...