Küçükken iett otobüsüne bindiğimde çok iç çekerdim. Otobüsün en arkasında arka camın bittiği yerdeki çıkıntıda oturan çoçuklar görürdüm, ben de oturmak isterdim oraya, küçücükdüm biri yardım etmeden de oturamazdım. Babama sölerdim çıkar beni diye olmaz oraya oturulmaz derdi. Zaten bu fırsat senede en fazla iki kere geçerdi elime,. Babam biraz soğuk biriydi hiç anlaşamazdık. Babam hakkında çok söyleceklerim var ama başka zamana artık. Babamın bir senede en fazla iki kere hadı çıkalım gezdireyim sizi demesinin birinde, çıkmıştık ablam ben babam . Otobüs durağında ablamla bana sorardı; Üsküdar mı, Kadıköy mü ? üsküdar diye atladım ablam da kadıköy dedi. Ben öylesine üsküdarı haykırıyordum ki, sanarsınız üsküdar'ı da kadıköy'ü de avcumun içi gibi biliyorum da üsküdar daha güzel geliyordu bana. Ama pek bir fikrim yokdu sadece üsküdar söylemi daha hoşuma gitmişdi üsküdar demesi çocuk dünyamda daha sempetikdi benim için. Tabi babam biliyordu dediğim dedik biri olduğumu kadıköye gitsek nasıl küsüp tatsızlacağımı. Üsküdar otobüsü geldi oturacak yer yokdu. Arkalara doğru ilerledik, yine oturmak istedim oraya oturamadım. Şimdi büyüyüp kocaman olmuşdum. Otobüsün en arkasında o çok istediğim yerde oturan bir çocuk gördüm. Gizliden gizliye izledim onu, vay çakal dedim nasıl da oturuyor böbürlene böbürlene. içimden kalk lan ordan ben oturcam demek geldi şaka yaparcasına. Sonra gözümün önüne gelen anımdan sonra, ah yanımda bir şeker çikolata gibi birşey olsada onu o çocuğa versem dedim. Mutluluğuna mutluluk katıp gitseydi buralardan dedim. Şunu farkettim küçükken benim için heyecan olan nadir bindiğim o otobüsler şimdi işkence gibi olmuş. Birde şunu farkettim artık kadıköy diye haykırıyorum.