29 bunalımından ticaret burjuvazisinin ağır darbe almasını müteakip 1930'larda sanayi burjuvazisinin teşviki de dahil olmak üzere bir zorunluluk olarak şekillenmiştir. kemalist söylemin geleneksel refleksidir; efenim 1923'te izmir iktisat kongresi'nde alınan kararlar vardır zaten bunla ilgili, diye. o zaman ulus devlet olma gayesindeki pre-kapitalist bir devlet için devletçiliğin kaçınılmazlığını bugünkü cumhuriyet nostaljisine kurban etmeyeceksin; ah efenim nerde o devletçi yıllar, keşke herkes devletçi olsa! diye dövünüp durursun o zaman.
kemalizmin dogmatik bir aidiyete dönüşmesi tarihinde sahip olduğu devrimci özü yitirmesine, velhasıl statükoculuğa savrulmasına neden oldu. tarihi aşınmış reflekslerle keyfekeder okumak da sanırım mirasa ihanettir.