Türkiye ve Türkler ne zaman dara düşse yardıma koşacak olandır. Lakin yumurta kapıya dayanana kadar küfür yedikleri için susarlar genelde...
Şimdi eksi verecekseniz yazıyı sonuna kadar anlayarak okuyup verin anlarım...
Kafatası ölçümüne karşı olan gudiklere hatırlatırım ki... Antropoloji biliminde en keskin en kabul edilebilir kanıt kafatası, kemik ölçümleri ve şekilleridir. Ama faşizmin ne olduğundan bihaber olan ve humanist olmaya and içmiş uzay danaları Türkçülere faşist yaftasını yapıştırmaktayken bunu bilmeler zaten beklenemez.
Atatürk'ün de kafatasını ölçtürdüğünü duyunca ne kadar göt olacağınızı düşünmek bana zevk veriyor.
Bizzat kendisinin Antropoloji başkanlığına getirdiği Ordinaryus Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu'yu çağırarak kendi kafatasını da ölçtürmüştür. Ancak tıpkı samsun gazi müzesinde çürüyen bokurt heykelleri gibi bu da atatürk'ün türkçülüğünü unutturmak için gizlenmektedir.
Atatürk'ün Emriyle Başlatılan Kafatası Ölçümleri
Bilindiği gibi Fiziksel antropoloji çalışmalarında kafatası ölçümü
yapılmaktadır. Bu bütün dünyada uygulanan bilimsel araştırma yöntemi
antropometri pergeli denilen alet ile yapılmaktadır. Cumhuriyetin ilk
yıllarında hatta 1942-1943'e kadar o rta öğretim tarih kitaplarında bile
Türklerin brakisefal olduğunu gösteren kafatası örneklerinin yer aldığını
hatırlarsınız. Yüce Önder ATATÜRK'ün manevî kızı Prof. Afet inan'ın
isviçre'de yaptığı doktorasında da bol bol kafatası ölçümü bulunduğunu
biliyoruz.
Kafatası Ölçüsünün 84 ve üstü Türk
Kafatasının antropolojik yapısını belirlemek için 'antropometri pergeli'
ile önce kafatasının genişlik ve uzunluk açısı ölçülüyor. Daha sonra çıkan
rakamlar yüzle çarpılıp birbirine bölünüyor. Buna göre belirlenen kafatası
tipleri şöyle sıralanıyor:
65-75 arası: Dolikosefal (uzun kafatası)
79-84 arası: Mezzosefal (orta yuvarlaklıkta kafatası)
84 ve üstü: Brakisefal (yuvarlak kafatası)
Türkiye'de ilk antropolojik çalışmalar, Atatürk'ün isteği üzerine 1924'te,
Türkiye Antropoloji Tetkikat Merkezi'nin kurulması ile başladı. Daha sonra
Türk Antropoloji Müessesesi adını alan bu kurum, 30'lu yılların sonunda
Ankara'daki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne bağlanarak Antropoloji ve
Etnoloji Enstitüsü olarak faaliyetlerini sürdürdü. Antropoloji Müessesesi'nin
araştırma görevlileri, 1937'de, Türkiye'nin on değişik bölgesinde,
yaklaşık 60 bin kadın ve erkek üzerinde incelemeler yaptılar. Çalışmalarda
Sefalometri'ye (kafatası ölçümü) ağırlık verilmekle birlikte, tüm vücut
ölçümleri de yapıldı. Kullanılan parametrelerin başlıcaları kafa indeksi,
kulak - burun - ağız ölçümleri, burun - çene açıları, kafa kemiklerinin
birbirleri ile birleşme yerleri, yüz indeksleri, boy, beden yüksekliği,
bacak - kol uzunlukları ve bunların boya oranları, kürek ve kalça
kemiklerinin ölçümü, saç - göz renkleridir. Elde edilen bilgiler
Antropoloji Tetkikat Merkezi tarafından değerlendirildi.
Bu araştırmalar sonucu Türklerin kafatasının genelde brakisefal olduğu
anlaşılmıştır, yani yuvarlak yapıda olup ölçüsü 80 - 90 arasındadır.
Araştırmaları belgeleyen en sağlam kaynak 1925 - 1939 yılları arasında
yılda iki sayı olarak yayınlanan Türk Antropoloji Mecmuası'nın 1937 - 1938
tarihli sayılarıdır. Ayrıntılı sonuçları Atatürk'ün isteği üzerine burada
yayınlanmıştır. (Bu dergiler Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı'nın
arşivlerinde mevcuttur.)
insanların hepsinin bir olduğunu iddia etmek kaplan, aslan, pars vb ile kedinin aynı olduğunu iddia etmek gibidir.Bunu diyen kişiyi aslan veya kaplan kafesine sokmalı... Bilindiği üzere insan ve maymun arasındaki gen benzerliği % 97 dir. işte insanı insan yapan o geriye kalan % 3lük gendir. Her ırkın da kendi karakteristik özelliklerinin genleri içinde varolduğu biliniyorken bunu dalga malzemesi yapmaya çalışmak karacahilliktir...
Edit: (#4405381) Bazıları *** tarafından baş düşman olarak görüldükleri için ermenilikle suçlanırlar.