duygu asena

entry62 galeri
    29.
  1. bugün posta kutuma gelen bir mail. tuğçe baran'ın, duygu asena'nın ardından kaleme aldığı yazı. türk kadınlarının bir çoğunun duygu asena ile ilgili olan duygularını çok güzel ifade ediyor....

    Haberi Keşan'da benzin alırken aldım.. Sabahın köründe sınırı geçmeye yarım saat kala elimde gazete öyle kala kaldım..
    Sevgili Duygu Asena güzel gülümsemesini geride bırakıp ayrılmış aramızdan.. O tatlı kadın artık başka bir yerde.. insanı ılık bir su gibi saran, tanıyıp da sevmemenin mümkün olmadığı, o en yumuşak insan artık başka dünyanın varlığı..
    Hüzünle yola devam ederken gözümün önüne ilk gençliğim geldi.. 'Onyedi' okuduğum yıllar. 17 yaşında değildim henüz ama severek ve düzenli olarak okuduğum ilk dergiydi.. Bir daha o kadar güzel bir gençlik dergisi çıktı mı emin değilim. Duygu Asena'nın bana göre en güzel işlerinden biriydi. Ne bir daha o kadar genç oldum ne de o kadar dergi müptelası.. Kendimi o dergiyle bulmuştum.. Neyi aradığımı bilmeden.. Anahtar kilit gibi oturmuştuk birbirimize.. Duygu Asena'nın dergisi ve ben..
    Düşündüm, hiçbir şeyi takmadan, hiçbir şeyi umursamadan sevgilime sarılıp yollara cesaretle koyulabiliyorsam şimdi, şu an, şu dakika, bir motor tepesinde..
    Türkiye gibi "kadın düşmanı" bir ülkede kadın olmaktan keyif alabiliyorsam..
    Kadınlığımı sonuna kadar yaşıyorsam..
    Çalışıyor, para kazanıyor ve harcayabiliyorsam..
    istediğim okullarda okuyabilmişsem..
    Zamanında aileme gereken resti çekebilmişsem..
    Bunun için sürünmeyi, acı çekmeyi göze alabildiysem..
    Erkeklerin, evliliğin ve çocuk yapmanın hayatımın tek anlamı ve maksadı olmadığını idrak edebilmişsem..
    Hayaller kurabilmiş, idealler belirleyebilmişsem..
    Ve bu idealleri gerçekleştirmek için tüm varlığımı ortaya koyabilmişsem..
    Ve alnımın akıyla çıkmışsam bu mücadeleden..
    Ve bundan gurur duyuyorsam..
    Ve bir 31 Temmuz günü.. Yılın en sıcak ve kuru geçmesi gereken ayında.. Alexandroupolis'e (Dedeağaç'a) 20 kilometre kala.. Yıldırımlar, şimşekler altında.. DOLU'ya tutulup.. Evet DOLU'ya!.. Bir viyadükün altına sığınıp.. Motor tepesinde bilgisayarımı açıp.. Sevgilimin şemsiye gibi tuttuğu montu sayesinde yanımızdan geçen tırların fışkırttığı sulardan korunup..
    Yazabiliyorsam bunları..
    Esasen onun sayesindeydi..
    Onun attığı tohumlar sayesindeydi..
    Ben o tohumlara çok şey borçluyum.. Kendimce bir ağaç, veya bir ağaççık, o da olmadı bir kendi kökleri üzerinde duran bir dal parçası olduysam..
    O tohumlar sayesindedir..
    Nur içinde yatsın..
    Görebiliyorsa beni, 'kızlarından' biri olan beni, umarım gurur duyuyordur..
    Onu çok özleyeceğiz..
    2 ...