anlaşılan birileri kendilerine amerikancı denilmesine içerleniyor ancak içerlenmelerine gerek yok. bu kendilerinin kökü, tarihi bildikten sonra kimin amerikancı, kimin israil dostu, işbirlikçi hainler olduğu da ortaya çıkıyor. sayfalar dolusu tarihi bilgi verdikten ancak zihinlerin bulanık olmasından ötürü bunlar görmezden geliniyor. gelindiği gibi bilgisizliğin, cehaletin gerçekleri bir kez daha ortaya çıkıyor. "boşuna yazmayın, karanlık zihinler sizi anlamazlar." diyenlere inat gene de yazalım. ya birileri tarihi bilmiyor ya da dünyaya dair ne biliyorlarsa hepsi yanlış.
yukarıda yanlış dediğimiz bir şeyi mesela açalım. bu kişilere herhangi bir biçimde "siyaset nedir?" sorusunu yöneltecek olursanız alacağınız cevap siyasetin bir takım karanlık çevrelerce yapılan iş olduğu ortaya çıkardı. bir dopru var, bir takım çevreler iş çeviriyor ancak o çevreler o kadarda muğlak, ne oldukları belirsiz değil. kimin ne olduğu belli, bir yanda sermayenin, paranın gücüne tapanlar, ondan güç alanlar ve onların siyaseti var diğer tarafta dünyayı yaratan, emeğinden başka bir şeyi olmayan kimseler ve onların siyaseti var. ancak şimdi buna düzgün cevap vermeyen biri için sol nedir, sosyalizm nedir ve temsilcileri kimlerdir sorularının cevaplarını ancak "bunların hepsi dinsiz." gibi dünyanın en yüzeysel cevabı olabilir. bilgisizlikleri o kadar belli ki; bir sol düşmanını, bir sosyalizm düşmanın iktidarını solcuların iktidarı gibi gösteriyorlar. yukarıda kendi beyanatlarını yazdık açıp okusunlar. tarih öğrensinler.
ancak bu osmanlıcı kesmin bir özelliği var ki; özellikle tarih yazımında üstlerine yok. tarihi mitlerin etrafında okuyan bir başka kesim türkiye'de kemalistlerdir ancak onlar bile bu kadar tarihi eğip bükmezler, en azından bir takım belgelerle konuşurlar. ancak onlarda şimdi önemli ölçüde osmanlıcı siyasetin bir parçası kesildiklerinden buna bir alternatif üretebileceklerini sanmıyorum. osmanlıcılığın ne olduğu bellidir. diğer yazılarda da belirttik, memleketin değerlerini sermayeye peşkeş çekenlerin, pazarlayanların, insanları köleleştirenlerin, saltanat düşkünlerinin ideolojisidir bu. türkiye'de cumhuriyet kurulduğunda kuruluşun ana içeriğini hakimiyetin kayıtsız şartsız halkın oluğu yazıyordu, ancak kurulan cumhuriyetin sınıf özü o kadar kendini gösteriyordu ki kendini; halk düşmanı siyaset tarikatların alanı haline geldi, saltanat düşkünlerinin oyuncağı oldu. bugün türkiye'de kendine ne kadar "ben ülkemin geleceğini düşünüyorum." diyen siyasetçi varsa hepsinin uluslararası tekellerle ilişkisi vardır, anlaşması vardır, askeri ilişkisi vardır. bakın türkiye'nin son 60 yıllık tarihine kayıtsız şartsız bir amerikan hakimiyeti, üsleri ve sermayesi göreceksiniz. "ülkemiz gelişiyor" deyip avrupa birliklerine pazarlandığını gördük kendine sosyal demokrat diyen hain hükümetler döneminde. anlaşıldığı gibi kendini düzen içerisinde yani sosyalizm dışında gören hangi siyaset varsa bunlara karşı değildir, yalancıdır, iki yüzlüdür. öyle olmasa bugün türkiye'nin ilişkileri israil ile stratejik, abd ile müttefik olmazdı. davos'ta şov yapanların iki gün sonra "biz israil ile dostuz" açıklamaları yapmaları olayın planlı, tertipli bir iki yüzlülük olduğunu ortaya koyuyor.
şimdi gelelim yeniden tarih yazımının önemli kısmına. burada öyle bir süreç işletiliyor ki; kara yüzlü faşist-gerici çeteler aklanıyor, bunların gladyo ile olan ilişkileri zerre sorgulanmıyor ya da modası geçmiş bir kaç çete artığı tutuklanıyor ya da bir kaç soldan dönme ortaya yem olarak atılıyor. dikkat edin sivas'ta toplanmış gerici-yobaz kalabalığın gerçeği yok ediliyor yerine anlamsız bir kaç yazı yazılıyor. burada arif sağ ya da benzerlerinin ne yapıp yapmadıkları zerre önemli değil. olayın bir noktadan sonra polisiye kısmı bizi ilgilendirmiyor. olayın ilgilenelecek kısmı sivas katliamının türkiye'de gericiliğin tam boy ortaya çıkışıdır, bir ayaklanmasıdır. ortada nidalar atarak gezinen yobazların burada hiç suçu yok, refah partisi belediye başkanın olayda öncü rolü oynamasının önemi yok ama bunların var. anlaşılan insanlıktan çıkmış kara yüzler sadece tarihi değil, insanlığı da çarpıtıyorlar. kara beyinlilerden de ancak bu beklenir zaten. maraş'ta bebek kesen katillerden bazıları milletvekili oluyor ama türkiye'de hiç kimse bundan bahsetmiyor. o zaman tarih yazımını bir kenara bırakalım. nato emriyle kurdurulan bu yapılanmların hepsinin ana hedefi sosyalizmin kendisidir, sovyetler birliği'nin kendisiydi. bu yönden bakmadıkça kontrgerillanın kendisi tasfiye edilmez, edilemez. ancak işte bunlar çıkar ortaya. o da yeni bir türkiye'nin kurulması için yapılan çabalardan biridir. bir adet osmanlı cumhuriyeti!
her şeyi açık yazalım, sizler bu ülkede komünizmle mücadele dernekleri adı altında kurdurduğunuz derneklerde amerikan bayraklarıyla iş yaptınız ve bugünkü siyasal iktidarları çıkardınız. sizler 12 eylül'ün, 12 mart'ın çocuklarısınız, bu ülkede tüm siyasetinizi onların yarattığı toplumsal yapıyla borçlusunuz. şimdi kalkmış bütün olayları çorba yapıp kendinizi aklayamazsınız. bugünden geriye doğru baktığımızdaki son 25 yıllık hükümetlerin hepsi bu olaylardan yargılanmalıdır. yoksa siz hala onların bu tarz bir yapılanmadan haberinin olmadığını mı düşünüyorsunuz?
sorulan sorulara bakıldığında görülecem tek şey var: koca bir akıl karışıklığı. solcu olmayanları solcu olarak gösteriyorsanız, tarihi bilgilerinizin yanlış olduğu ortaya konuyor ama hala yazıyorsanız ve bir de hala aynı teraneyi tutturarak farklı siyasal yapıları aynı yerde buluşturmaya çalışıyorsanız bunun tek bir açıklaması var: o da kendi meşru olmayan konumuzu meşru hale getirmek istiyorsunuz, yeni bir tarih yazmaya çalışıyorsunuz. ee sizlerin bu siyasetine de halka seslenerek şu denilebilir: durdurun! cemaatlerinizden çıkarak kafanızı kaldırın ve tepenizde sallanan amerikan bayrakalarını, nato bayraklarını, ab ve israil bayraklarını görün. bunların dostları kimlerdir? serrmaye sahipleri ve onun siyasetini güdenler.