görür görmez çarpıldığın, çoğu zaman tek ve son olan o gece dışında göremeyeceğin sevgili.
bir hafta sonu başlangıcı, cuma gecesi... yoğun bir iş temposu ve yılgınlık itiverir ya bazen seni barlara, hani şu canlı müzik yapılanından. paspalsındır son derece, bakışların baygın, çirkinsindir her zamankinden ya da öyle hissedersin... içmek istersin, kendinden geçmek...
baktığın hiçbir şeyi net göremiyorken takılır biri gözüne, onun dışında her şey fludur. karşılıklı çakışmıştır üstelik gözler... tüm çirkinliğine ve bakımsızlığına rağmen bakmaktasındır ışıl ışıl, ateşler yanmıştır sönük gözlerinde. içkini yudumlarken bile kısık gözlerle süzmektesindir. o da sana bakıyordur, sözler yoktur arada, fondaki müzik ve gözlerdeki büyü... gidip öpmek istersin, çarpılmışsındır bir kere, ikinci bir şansın daha yoktur belki hayatın sunabileceği...
nihayet cesaret etmiş erkek kişisi kalkmıştır ayağa, dizlerin titrer, karnına bıçak saplanır yanına geliyor diye... ve yanından geçer bakışları ateş çocuk ve içine çekersin derin ve çarpıcı kokusunu... o kadar yakındır ki, sarılmak istersin ama sarılamazsın.
ne kadar olduğu önemli değil, aldığın alkolün de verdiği deli cesaretidir seni peşinden sürükleyen ve gözleri... aşktır belki de, tek gecelik bile olsa, sonsuz olma ihtimali taşıyan belki de...
