yakın bir arkadaşımın arkadaşı, perişan halde beni arıyor.
+ "peytonpeyton hanım, kızım 16 yaşında, büyük bir ergenlik bunalımında zannedersem, hiç ders çalışmıyor, bir grup var, sabah akşam onları izliyor, dinliyor, saatlerce resimlerine bakıyor, bizi dinlemiyor, ders çalış diyince bağırıp çağırıyor, çaresiz kaldık."
tamam görüşelim diyorum ben de. randevularını ayarlıyorum,
neyse,
küçük ergen kızımız saatinde geliyor.
pek de sevimli pek şirin,
görüşmeye başlıyoruz.
derken konu, bu fanatiği olduğu gruba geliyor.
+ "adı tokio hotel" diyor. "çok seviyorum ben onları"
itiraf da ediyor, saatlerce vaktini bu gruba harcadığını, fan sitelerinde zaman öldürdüğünü.
ben de merak ediyorum grubu, ilgileniyorum hemen. en beğendiği şarkıları, grupta hangisini beğendiği.
"gel bakalım" diyorum internetten, en beğendiğin şarkıyı da dinlet bana.
şimdi,
ben zannediyorum ki bunlar normal bir grup, böyle adı da karizmatik, sıkı bir rock grubu göreceğim karşımda, üyeleri de aşık olunacak karizmada falan bir ergen için.
klibini indiriyorum, google'dan da resimlerini taratıyorum bu arada.
amanın!
karşımda 4 tane velet,
ikisi kız, ikisi oğlan. meğerse hepsi erkekmiş *
ilk önce bir şok geçiriyorum, hani saçı siyah olan nefis bir hatun, bir de rastalı saçlı bir kız var, ben anlayamadığımdan iyice yapışmışım ekrana, küçük şirin ergen kızımız hemen gösteriyor aşık olduğu çocuğu;
"bak peytonpeyton abla" diyor, "işte tom, ahhh ah" çekiyor bir de.
tövbe tövbe,
yahu bu kız değil mi, neyse dilimi ısırıp, yutuyorum söylemek isteyeceklerimi, zaten kızı annesi yeterince yorumlarıyla üzmüş bir de ben üzmek istemiyorum. sonra tom'u anlatıyor bana, çapkınmış, çok kız fanı varmış, hepsine sinir oluyormuş. yahu nasıl kız fanı var, bu zaten kız değil mi?
neyse ekrandan gözümü zorla ayırıp, konuyu toparlayıp, tipik ergen kızıma yapması gerekenleri söyliyip, ev ödevlerini verip, bir dahaki görüşmeyi ayarlayıp gönderiyorum.
ama, şirin kızımız gidince gözümü ekrandan alamıyorum.
hani esmer olanı acaip güzel bir hatun, mümkün değil erkek olması!
bir bakmışım, ben bunları incelerken yarım saat geçmiş aradan.
kızın annesi haklı,
ben de zamanımı istemeden öldürmüşüm.
kız kılıklı oğlanlara aşık olmakta neyin nesi?
ah bu ergenler, diyorum içimden,
bir 10 yıl sonra kendilerine güleceklerini umarak, ben de gülümseyip, tokio hotel'e bir daha onları görmemeyi dileyerek veda ediyorum. *