ben mi bi hayvanlık yaptım yoksa bir tribal enfeksiyonla mı karsı karsıyaydım hatırlamıyorum ama surat yapıyodu işte. çok dert oldu içime aradım; edirne de bulusulacak bir kaç yerden birini söyledi işte, ses hala bozuktu ama;
- ziraat ın önünde ol işte, 3 te!.
dedi...
baya asıktım lan demek ki, bi randevu kopardım mutluyum çok. o günde boştum heralde ya da ektim okulu boşa çıkardım kendimi, bir çiçekçiye gidip çiçek yaptırdım ama çiçekçiden çıkıp ziraat bankası nın önüne kadar yürürken bir terslik oldugunu farketmiştim. kız lisesinin önünden geçerken oynak kızlar "bana mı geldin ciciim" diye bagırıyor, kıpkırmızı bir murat 124 e dolusmus şopar gençler " çiçek abbaaaaaas" diye bagırıp dalgasını geçiyor, pazardan dönen yaslı teyzeler yanımdam geçerken " bak maşallah ne güzel çiçeğini almıs ne güzel çocuk tüü" diye onaylıyor ve tüm bunlar zaten sıkıntı sahibi bir insan olan bendenize 200 metrelik yolun 2 kilometre gibi gelmesine neden oluyordu.
gerçektende bir sıkıntı oldgını farkettim çiçeğe baktıgımda, " lan keşke biraz küçüğünü alsaymısım" diye düşündüm, heyecandan farkedemedim galiba alırken; baya büyük lan bu!.
ziraat bankası nın önünde sıkıntıdan 2 sigarayı arka arkaya içtim, minibüsün içinden gördüm sonra sevdiceği birden bi gülümseme oldu yüzünde beni görünce sasırdım baya trip atıyodu en son konustugumuzda. yanıma geldiginde daha selamlasmadan bir daha güldü;
- e çelenk alsaydın?! dedi.
lan sen o kadar didin ugras okulu kır mis gibi trasını ol gönlünü alacam diye masraf yap çiçek al gelene kadar o kadar şoparın sözlü tacizlerine maruz kal bu mu ondan sonra çelenk alaydın.. içimden hayatın adaletine saglam birkaç sövdükten sonra heyecandan biraz abartmıs oldugumu anlatmaya calıstım;