kisil

entry141 galeri
    115.
  1. amerikancı-osmanlıcı zerzevatın kendilerini ortaya koyması çok güzel ancak ortada bir bilgi karmaşası yaratıyor olmaları can sıkıcı. dahası bu kişilerin kendi kökenlerinden bağımsız olarak günümüzde yürüttükleri siyasetin tarihsel açından da bir çürüme olarak yazılması gerekiyor. dediğim gibi türkiye garip bir memleket haline getirildi. çok sağolsun, 12 eylülcü faşist generaller, eylülist hareketin bunlarıyı buraya getirdiği açık. ancak bir şey var ki; bu zihniyetin tarihi bilip bilmemesi giderek silikleşiyor; çünkü kaynağı belirsiz yeni bir tarih yazıyorlar. daha evvel ele ele verdiklerini şimdi sanık sandalyesine oturtuyor oluşları ise emperyalizmin türkiye'ye biçtiği kaftandan ötürü geliyor. bunun farkına varıp varmamaları da önemli değil; çünkü kendileri çoktan işbirlikçiliği bir onur olarak görmekteler.

    tarihi gerçekleri ortaya koyduk bir kere daha olsun hatırlatalım. elimizde kanıt olarak bildiğimiz bir şey varsa o da bu yazdıkları çizdikleri gladyo artıklarının nato emriyle kurdurulmuş oldukları ve bir devrim tehlikesine karşı kurdurulmuş olmalarıdır. sivil alanda faşist silahlı grupları besledikleri gibi her ülkede dini motifli, gerici ve emperyalizm uşağı hareketler yaratmışlardır. bunlardan bir taneside türkiye'de komünizmle mücadele dernekleridir ve bugün bu derneğin kurucularından biri şimdiki siyasal iktidarında aklıdır. eğer dönemin gazetelerinden son havadis gazetesini- ki gerici, faşist bir gazetedir- incelerseniz bu derneğin üyelerinin ellerinde amerikan bayrakları ile pozlar verip "amerika bizim müttefiğimizdir." şeklindeki açıklamalarını görebilirsiniz. kimin nereye dayandığı bir noktadan sonra önemsiz. türkiye'de bir gerçek varsa egemen sınıfların kendisinin işbirlikçi oluşudur ve eğer onlardan birinin siyasal alanındaysanız siz de işbirlikçisiniz demeksinizdir. nasıl olmayasınız ki? hem bu güçlerle işbirliği yapacaksınız, askeri, ekonomik ve siyasal anlaşmalar imzalayacaksınız, hem de tarihinizdeki işbirlikçi iktidarları kendinize örnek alacaksınız.

    işte son dönemlerdeki yaşanan gelişmelere bakalım. bir osmanlı güzellemesi, padişah sevicilik sürüp gidiyor. türkiye yıllardır emperyalizmin boyundurluğu altında ezilmekten bu tarz olaylarla bundan 500 yıl önce olan olaylarla gurur duyuyor ve "büyük türkiye" sloganını arkasında bunun olduğunu sanıyor. nasıl olacak peki bu? dünyadaki dengelerin değişmesi bir yana, dünyanın değiştiğini göz önüne alacak olursak cia ajanı graham füller'in de ortaya attığı yeni-osmanlıcılıkla kastedilen avrupa'nın hasta adamıdır. halklarının birbirine düşman olduğu, emperyalizmle her alanda bağlı olan bir ülke kastediliyor. bir sultan vahdettin ve abdülhamid döneminden söz edilip gidiyor ama acaba o dönemin ekonomik, siyasal ve askeri gelişmeleri hatırlanıyor mu? sultan abdülhamid dönemi değil midir almanlarla bağdat demiryolu projesi imzalanıp ülkenin değerleri almanlara verilen. o dönem değil midir japonya'dan abd'ye kadar tüm ülkelerin kapitülasyonların verildiği? pek çok kimsenin bilmediği bir başka proje chester projesi de gene bu dönem imzalanmıştır. isteyen bu projenin ne olduğuna bakabilir. filistin toprakları deyince akla sultan abdülhamid gelir. ancak nedense pek az kimse bu dönem yahudi sermayesinin özellikle almanya yoluyla türkiye'ye girdiğini ve önemli konumlanışlar elde ettiğinden bahseder. bu olmasa, sermaye bunca güç kazanmasa böyle bir çıkış gerçekleşir mi sasnıyorsunuz? yanılıyorsanız. siz bunların torunuysanız işbirlikçiliğinizi kabulleniyorsunuz demektir. sultanlar ingiliz donanması önünde tir tir titrerken anadolu halkı canını dişine takarak savaşıyor, ingiliz işgaline karşı istanbul işçi sınıfı ayakta 1 mayıs'larında kendi sınıf düşmanlarına karşı savaşıyordu. bunların torunu olomayı kabullenenler bugünkü ülkenin durumunu da kabullenen amerikancılardır, israil dostlarıdır, ab'ciler, nato'culardır.

    o halde türkiye'nin tarihini gizli kapaklı işlerin bir araya geldiği, dinamiklerin dışarıdan zorlamayla harekete geçirildiği bir tarih değildir. ortada bir dinamikler bütünü vardır ve dinamikler bütünün vermiş olduğu hareket tarihin motorunu ülkemizde de hareket etmiştir. bugün gelinen noktada ne akp'ci kamp, ne de aydın doğan'cı kamp birbirinden farksızdır. her ikiside mide bulandırıcı, her ikisi de osmanlıcıdır, piyasacı mahluklardır.

    türkiye tarihini okumayı bir kenara bırakalım bu şahısların kendi bilgisizliklerini gün önüne serdikleri yakın tarih olaylarına geçelim. aslında bu bir geçiş olmaktan çok kişilerin bilgisizliklerini bir kez daha gün yüzüne dökecek bir giriş. hemen basit bir hatırlatmayla girelim: tarih hakkında bilgisizseniz ve onun hakkında yorum yapıyorsanız ancak komik olursunuz. bir örnek olarak gericilerden birinin "deniz gezmiş katildir." önermesini ele alalım. nerden baksanız elde kalıyor. bir önerme yaparken en azından yukarıdaki entryler okunur. o da yok. birileri ya anlama özürlü ya da okuma. ikisinden birini istedikleri gibi seçebilirler. deniz gezmiş şarkışla yolunda bir astsubay'ın karısı dışında kimseye ateş etmemiştir. bu ateşte ise sadece astsubay'ın karısını elinden vurmuştur. katil ise birini öldürene denir en azından. siz bu konuda bilgisizseniz biz ne yapalım? bir kere daha tarih hakkında bilgisizlikleri ortaya çıkmaktadır.

    sivas katliamı meselesine gelelim. eğer televizyon görüntülerindeki yobazları görmüş olmasak bu söylenenlere inanacağız ama bunlar gericiliğin bu ülkedeki en büyük kalkışmasını meşru konuma getirerek kendilerini sütten çıkmış ak kaşık haline geliyorlar. iyi ki hatırlıyoruz o günleri. hatırlıyoruz ama yüzsüzce hala peygambere hakaret edildi deniliyor. beyler ayıp oluyor. bu ülkenin savcılıkları sizi aklayabilir ama o günleri yaşamış kişiler aklamaz. uydurmayın. üstelik türkiye'de derin devlet nerede provakasyon yapmışsa orada gericiler vardır, orada faşistler vardır. öldürülenler ise emekçi halktır, ilericilerdir, devrimcilerdir, yurtsevelerdir. madem soru sorulmuş bizde soruyu soralım. madem ortada provakasyon var neden refah partisi'nin il başkanın resimleri aziz nesin'i işaret ederek "öldürün bu kafiri" demektedir. ortada bir provakasyon varsa bu gladyo ile gericilerin ortaklaşa yaptığı bir şeydir.

    tarihleri katliamlarla dolu olanların işbirlikçi iktidarları savunmaları çok manidardır. bugünün siyasetinde bunların akp'ci olması tesadüf değil. bu zihniyetin temsilcileri davos'ta şov yaparken israil uçakları çoktan konya üssünde eğitim alıyordu, çoktan türkiye israil şirketleriyle silah alımı yapıyordu. tıpkı refahyol hükümeti zamanında türkiye'nin israil ile imzaladığı en büyük askeri ticari anlaşma gibi tüm bu iktidarlar israil dostudur ama memlekette israil dostluklarını göstermemek için katakulli yaparlar.

    şimdi ya bilginin yolunu tercih edeceksiniz ya da kendi uydurduğunuz tarihin. bu ülkedeki tüm pisliklerden, tüm çeteleşmelerden sermaye düzeni sorumludur. bu sermaye düzenin bir numaralı adamı akp zihniyeti ise ve siz bu zihniyetin tüm ideolojik girdilerini benimsiyorsanız bu işin hiç lamı cimi yok. 1923 paradigması sizi besledi, şimdi ise siz o paradigmayı söküp atıyorsanız. burası bizi ilgilendirmez. bizi ilgilendiren yerine konulanın saltanat sevdalısı olmasıdır, tam boy piyasacı, emek düşmanı ve işbirlikçi oluşudur. eh burada suç biraz da şimdi içeriye alınanlarda. sızlanmasınlar hiç.
    3 ...