'ellerini tutup, gözlerine bakarken tanıdın
bir de ardından bakarken tanısaydın'
ölüler konuşamaz
ama sadece ölüler de susmaz sitare
susmalıyım
yoksa yıkılır bu yarım küre hicranımdan
yanar bu gökyüzü nefesimin ardından
sen de susmazsın bilirim
ama konuşamazsın da sitare
sen beni kabre dönen yanımdan değil
ellerini tutup, gözlerine bakarken tanıdın
bir de ardından bakarken tanısaydın
ne çok çakılı kaldım penceremin pervazına
ne çok araflara bölündüm
her akşam son gidişini seyrediyorum
yağmur yağıyor, yıldırım düşüyor bazen
ben seni seviyorum sitare
nerde bir çocuk ağlasa
gecemden akıyor gözyaşları
gecem kalleş, gecem alabildiğine keder
odamda öksüz masam, yetim kalem
ve taziyede tüm dizelerim
soluk lambam, tabut yatağım
bu terk edilişim antartika kadar buz
sahra çölü kadar susuz
ölümlerim sabaha kadar bazen
yaşamıyorum da her sabahtan itibaren
sen beni hep konuştuklarımdan anladın
bir de sustuklarımdan anlasaydın
bir de sustuklarımdan sitare