ortak olmayan noktaları sayılmaya çalışılsa daha kolay olurdu kanaatindeyim.
zorunlu tanım şeysi için şöyle yapalım; ortak olmayan noktalarından hayli fazldır.
fakat faşizmden ve yobaz kelimesinden ne anladığımız çok önemli.
türkiye'de her dindar insan "yobaz", her vatansever "faşist" olarak damgalandığı için, kafamızdaki genel geçer "faşist" ve "yobaz" anlamlarıyla yola çıkmamak gerektir.
eğer tanımlamalarımızı bir ideolojiyi yahut dinin inananlarını rencide etmek, yaftalamak için yapıyorsak, o noktada yobazlaşıyoruz demektir.
faşist nedir?
faşizm deyince; hemen birilerini fırınlamak, milliyetçilik gelmemeli akıllara.
faşizmin tanımı en basit haliyle şu olsa gerektir; kendi genetiği üzerinden "güzelliği" (doğruluğu, iyiyi) tanımlamak.
yani kendini kendi olduğu için beğenen ve üstün bulan demektir. evet, ego.
bachmann'ın enfes bir sözü vardır;
"faşizm için yanı başımızda patlayan bombaları beklemeye gerek yok. faşizm, kendi içimizde, ben'lerimiz arasında başlıyor önce."
yani yobazın anlamı olan; bir şeye körü körüne inanmak, bağlanmak vs tanımlamaları bu noktada faşizmle çok örtüşür.
çünkü bir şeye körü körüne bağlanmak cahilliğin ve bencilliğin sonucunda olabilecek bi şeydir.
kendini başkalarını yok sayacak derecede üstün (güzel, doğru, iyi) olarak tanımlamanın devamı, kendisi gibi olmayanları (fikren) yok saymanın ötesinde, varlık olarak da kabul edememe boyutuna geldiğinde, o hikayelerini dinlediğimiz, insanlığı fırınlama canavarlığına dönüşür.
bir insan kendi inancını "doğru" kabul ettiği için o inancı seçmiştir. (inanç deyince sadece islamiyeti anlamayalım. her yaşam tarzı bir inancın yahut inançsızlığın tezahürüdür. dolayısıyla tanımlamalarıızı yaparken belli bir kesimi hedef almamalıyız)
fakat işin değiştiği nokta, başkalarına bu inancı, dünya görüşünü dayatmaya çalışmaktır.
ve evet, bu şey faşizmin ve yobazlığın göstergesidir. klasik olucak ama; insana insan olduğu için değer ve kıymet veremediğimiz sürece, bu hataya bir yerde mutlaka düşeriz, düşüyoruz.