anlayana sivrisinek saz babında pek sevmediğini tahmin ettiğim bir can yücel şiiri göndermeyi farz ettirmiştir kendine.
mesel
dün gece isa'yı gördüm seyrimde,
sağken de böyleydi, bir yarı ölü,
hayâlen duruyor sal üzerinde...
su desen su değil, celile gölü,
asılmışlar gibi boynunda haçı,
sal yalpaladıkça o da sallanır,
karşıda bir alay berduş balıkçı
haça dalıp dalıp da dalgalanır.
malûm peygamberlik de bir meslek,
onun da bir fenni, marifeti var.
ilk fırsat, malını öne sürecek
ki talep çoğalsın, gelişsin pazar.
isa'nın fenni ne? mucize elbet!
hatırlar incil'i bilenleriniz:
zekeriyle balık tuttuydu hazret.
iman kuvvetine bakın hele siz!
düşüme girince, dedim ki: yoksa
meydan mı okuy'cak yine doğaya?
sahiden de çözüp uçkurunu isa
sarkıtıvermez mi kamışı suya!
bekleye bekleye hal olduk tabiy...
e, değerdi ama böyle olaya...
çıka çıka sudan ne çıksa iyi?
soğuktan morarmış bir kuru bamya!
ince saz başladı o zaman işte!
ters bir nota verdi tanrı elçisi:
zaptiyelerdeydi en büyük hata!
denize dökünce marx'ı, engels'i,
kitaplardan geçti balıklara da
diyalektik materyalizm illeti!...
ne mucize, ne ağ, ne de tırata,
yutmuyorlar artık! diye diretti.
sonra kumkapı'dan çıktık asfalta,
resmi bir taksiye atlayıp gitti.
--spoiler--
düşüme girince, dedim ki: yoksa
meydan mı okuy'cak yine doğaya?
sahiden de çözüp uçkurunu isa
sarkıtıvermez mi kamışı suya!
bekleye bekleye hal olduk tabiy...
e, değerdi ama böyle olaya...
çıka çıka sudan ne çıksa iyi?
soğuktan morarmış bir kuru bamya!
--spoiler--
boşuna yazmakta olan zat. zira ne çıkarsa çıksın bir kuru bamya!