genel yargı ve şikayet kabilinden bindirmelerin genel panoraması; sabır taşıran,haddini bilmeyen bir eylem ve bu kavramlarla anlamdaş cümlelerin attırılmasından ibaret korku/tahammülsüzlük şeklinde vücut bulmuştur.
türkiye demokrat bir ülke midir?hayır.
peki ahmet türk ün zart diye kürtçe konuştuğu anda meclis tv nin yayını kesmemesi demokratiklik açısından yeterli bir tutum mu olurdu?hayır?
zaten tanımsız dil olarak tanımlanmış bir dilin konuşulmasına verilen iznin (izin kelimesinin kulanılamsı bile demokratiklik düzeyini gösterir) ima ettiği anlam klasik gözboyama muamelesine işarettir.lakin devlet de hatalıdır,ahmet türk de..biri oy uğruna verilen politik müsaadenin anayasal kısıtlamalarla sağdan soldan makaslanmasına gözyuman bir mekanizma olması dolayısıyla hak ve özgürlük noktasında doyuramayan manevralar yaparkan, öteki ,milletvekili olduğu günden bu güne dek neden yapmayı aklına getirmediği sorularını gündeme getiren bir davranışla demokrasi dersi vermeye çalışıyor.devlet,şurda konuş burda konuşma şeklinde yaptırım uygulayıp benim gösterdiğim alanda atış serbest ama milli damarlarımın harekete geçtiği alanlarda benim gibi takıl demeye getirdiği kanuni üslubundan ödün vermiyor,ahmet türk ise neden iki sene önce değil de belediye seçimlerine bir ay kala bu işi yapıyor (gıyabi)sorusuna dünya anadil gününü bahane ediyor.her iki taraf da bu bahanelerle kendini koruma yolunu tercih ediyor.ama bahane göte benzer ve göt de herkes de vardır.