asıl başlık:osmanlı torunu olmaktan gurur duyan embesil.
dün yine her zaman izlediğim tarih programlarından birini izlemekteydim ve aklıma o an şu soru takıldı;yahu biz osmanlı torunu olmaktan gurur duyuyoruz, her an biz osmanlı torunuyuz ne de olsa ha ha diyerek göğsümüzü geriyoruz fakat niye?hangi amaçla?
aklıma her takılan soruyu derin bir araştırma yaparak ve aklımın süzgecinden geçirerek cevaplamaya çalıştığım için doğal olarak biz neden osmanlı torunu olmaktan gurur duyuyoruz? sorusuna da cevap aramaya koyuldum.
öncelikle osmanlının kuruluşuna baktım 1299'da kurulmuştu.''ilginç'' dedim ve devam ettim.sonra yıkılışına baktım resmen 1923'tü .yani hesaplarsak 624 yıl ayakta kalabilmiş nadir devletlerden bir tanesiydi.az buçuk osmanlı torunu olmaktan gurur duyma sebebini anlamıştım ayakta kalma sürecine baktığımda.çünkü nice devletler vardır adından fazlasıyla söz ettirmesine rağmen düşman saldırılarına karşı fazla dayanamamıştır. ve evet bu gurur duymak için bir neden olarak düşünülebilir dedim kendimce.
ardından indeks e baktım ve osmanlı nın ayakta kaldığı 624 yılın beş kademede incelendiğini gördüm.kuruluş, yükseliş, duraklayış, gerileme ve çöküş olarak.devam ettim ve ilk bölümü inceledim.küçük bir il kadar toprağı bulunan bir devletin etrafından başlayıp nasıl üç kıtaya hükmettiğini hayretler içerisinde okudum.yaptığı savaşlar, diğer devletlere ekonomik ayrıcalıklar vermeye kadar ekonominin büyümesi, kazandığı savaşlar, halifeliği himayesinde tutacak kadar dini bütün bir devlet olması, padişah ın haremi, kaybettiği savaşlar ardından gerilemeye başlaması, diğer devletlerin tekmeyi çakması ve savaşlar, sonra çöküş ve gazi mustafa kemal.evet kazandığı savaşların çokluğu da osmanlı torunu olmaktan övünmek için bir neden olabilir dedim yineleyerek.
osmanlının torunu olmaktan gurur duymak için tam iki neden bulmuştum.eh bunlar şimdilik yeter dedim kendi kendime ve kitabı katapmaya koyuldum geç olmadan.çünkü hava kararmaya başlamıştı ve bir diğer tarih programını kaçırabilirdim.tam kitabı kapatmak üzereyken bir kaç sayfa atladığımı gördüm ve orda yazanları da okumak için yumuldum. osmanlının sanat edebiyat dil alanında yaptığı yenilikler hakkında bir kaç paragraf yazı vardı.allah allah dedim.bu kadar sene ayakta kalmış bir devletin sanatına edebiyatına bu kadar az sayfa ayırıldığını görünce şaşkına dönmüştüm adeta.tam kütüphane görevlisine ''bu ne saygısızlıktır yahu, sizi üst yetkililere şikayet ediciğim'' demeye giderken aslında bu hatanın kitabı basanların değil de osmanlının bir hatası olduğunu anlamıştım.iyice inceledim zaten topu topu 5 dakikamı almıştı.edebiyat alanınının sadece iki üç hatırı sayılır divan şairi ile sınırlı olduğunu görünce türklerin barbar bir millet olduğu aklıma geldi.sanat alanında sadece iki üç mimar ile geçiştirildiğini gördüm.dilin özgün olmadığını farkettim.felsefenin adının geçmesine dahi tahammül edilemediğini görünce gözlerim karardı.uzaklara daldım.
ve kitabı sertçe kapadığımda aklım başıma gelmişti.osmanlı torunları neden övünüyorlar ki?dedim kendi kendime.atalarının yaptığı iş sadece savaşmak savaşmak ve savaşmak...