geçicidir. tıpkı değişken hayatın içinde gerçekleşen tüm durumlar gibi. değişken bir hayatta kalıcı olan durumlar ne kadar kalıcıysa, geçici olan şeyler de o kadar geçicidir. döngüsel ve değişken bir süreç bu..
mevzunun genel persfektifi bu şekilde fakat bunun birde insanoğlunun duygu ve düşüncelerine hal ve hareketlerine ve hayatına yansıması ve onu şekillendirmesi var. işte herşey burada başlıyor. yani hayatımızda bir şeyler ters gitmeye başladığında farkediyoruz. çünkü bizi rahatsız ediyor. yada bazen hayat zorluklarla bizi sınadığında ümitsizliğe sevk ediyoruz kendimizi. düzelebilir şeyler var, hiç düzelmeyecek şeyler de. elimizden gelenler de var gelmeyenler de. yapmamız gerekenleri yaptığımız da var, yapmadıklarımız da. yapmamamız gerekenleri yaptığımız da var, yapmadığımız da. zaten tam da bu hengamede geçmiyor mu hayat kavgamız? ya mücadele ediyoruz, savaşıyoruz, gayret ediyoruz, ama sabrediyoruz, yada tembellik ediyoruz, çalışmıyoruz, sabretmiyoruz, ümitsizlik ve karamsarlık edip yenilgiyi kabulleniyoruz. halbuki tüm yaşam formları bizi sadece insan etmek için tasarlanıp programlanıyor. bu zorlu süreç bizi en mükemmel şekilde yetiştirmek için, bu bizim iyiliğimiz için, kötülüğümüz için değil. ama bunun farkında olmayan bazı bizler, sürekli ya kaçıyoruz, ya suçluyoruz, ya mücadele etmiyoruz, ya kendimize çeki düzen vermiyoruz ve hayatı en düzgün çizgide yaşamaya yanaşmıyoruz. ardından da yine bu durumdan ilginç bir şekilde yine biz şikayet ediyoruz. evet..