demirkırat

entry22 galeri
    20.
  1. 6. bölüm- baskı:

    27 mayıs'a doğru geri sayım, aslında 10 nisan 1956 günü gaziantep'te adnan menderes'in yaptığı konuşmayla başlamıştı. menderes, "bazı komünist birliklerin hareket halinde olduklarını görüyoruz. eldeki yasalar yetmezse yenilerini çıkarırız" demişti. bu konuşmadan kısa bir süre sonra çıkan bir yasayla çok sayıda üst düzey yargıç ve savcı emekliye sevk edildi. bunu basın yasasının çıkması izledi. "resmi şahıslar hakkında kötü düşünceyi davet eden yazılar" yasaklandı. bu, oldukça muğlak bir kavramdı ve her türlü yazıya kolaylıkla bu yafta vurulabilirdi. nitekim, bir süre sonra gazeteciler, yasanın soluğunu enselerinde duymaya başladılar. dp'ye muhalefet döneminde destek veren gazetelerin çoğu, artık dp'nin karşısındaydı. bunun bedelini de sansürle ve cezalarla ödüyorlardı. ancak, baskılar sadece basınla sınırlı kalmıyordu. chp genel sekreteri kasım gülek ve cmp genel başkanı osman bölükbaşı da tutuklanıp hapse konuluyordu. baskılar o denli yoğunlaşmıştı ki, ana muhalefet partisi chp'ye il kongresi yapmaları için salon veren dp'li aydın belediye başkanı ismet sezgin bile başbakan adnan menderes'in hışmına uğruyordu.

    işte bu manzarada muhalefet partileri, güçlerini birleştirmek için harekete geçmişlerdi. onlara yol gösteren ise eski rakipleri, dp kurucusu fuat köprülü oldu. köprülü, "kurduğum partiyi tanıyamıyorum" diyerek dp'den istifa etmişti. basına verdiği demeçte menderes için ağır sözler kullanmış, "menderes'i iktidardan alaşağı etmek için birleşmek vatan borcudur" demişti. ismet inönü'nün chp'si, osman bölükbaşı'nın cmp'si ve lütfi fikri karaosmanoğlu'nun hürriyet partisi, seçimlere doğru inönü'nün heybeliada'daki evinde toplanıp güç birliği görüşmelerine başladılar. aslında üç parti de birbirine güvenmiyordu. ancak, güç birliğinin lafı bile iktidarı ürkütmeye yetti. menderes, ani bir kararla normalde 1958 yılının mayıs ayında yapılacak seçimleri 27 ekim 1957'ye aldı.

    1957 seçim kampanyası çok gergin geçti. menderes, inönü için "ismet paşa hastadır. hastalığının adı iktidar hastalığıdır" dedi. büyük bir gerilimin ardından seçim günü gelip çattığında chp'liler ümitliydi. ama, seçim günü oy verme işlemi sürerken radyodan dp'nin önde olduğu yerlerin ilan edilmesiyle ümitler, yerini gerilime bıraktı. bir süre sonra haberler kesilmiş, ama bu arada bir kısım muhalif seçmen "nasılsa dp kazanıyor" düşüncesiyle oy vermeye gitmemişti. seçim sonuçları ne iktidarı, ne muhalefeti memnun etmişti. dp, seçimlerden galip çıkmış, ancak oy oranı düşmüştü. 3.5 yıl önce %60'a yaklaşan oyu, bu seçimde yüzde 50'nin altına düşmüştü. bir önceki seçimde oyu yüzde 35 olan chp ise yüzde 41'i bulmuştu. diğer muhalefet partilerinin oyları da eklendiğinde dp, "azınlığın iktidarı" olarak anılmaya başlamıştı. adnan menderes, o geceyi büyük bir gerginlik içinde geçirmiş, "allah bana bir daha böyle bir seçim gecesi yaşatmasın" demişti.

    ordu içinde 1954'ten itibaren dp'yi devirmek için örgütlenen irili ufaklı pek çok cunta, 1957 itibariyle birleşmişti. ancak başlarında bir lider yoktu. cuntanın önde gelen isimlerinden yarbay faruk güventürk, milli savunma bakanı şemi ergin'e liderlik teklif etti. aynı saatlerde cuntacılardan binbaşı samet kuşçu, darbe hazırlıklarını devletin zirvesine ihbar ediyordu. bu ihbarın ardından 1'i emekli dokuz subay, "askeri darbeye teşebbüs" suçlamasıyla tutuklandılar. adnan menderes, bu olayın üzerinde durmadı. daha doğrusu önemsemedi. komitacılık geçmişi olan celal bayar ise tehlikenin boyutlarını tahmin ediyordu. olayın üstüne gidilmesi için çaba harcadı. ancak, yargılama sonunda faruk güventürk dahil sekiz kişi beraat ederken, yalnızca binbaşı samet kuşçu, "orduyu isyana teşvik" suçundan iki yıl hapis cezası aldı. böylece dokuz subay olayı kapanmış oldu.

    15 temmuz 1958 günü istanbul'da bağdat paktı toplanacaktı. bağdat paktı, ortadoğu'da yükselen nasır hareketine karşı türkiye, ırak, iran ve pakistan'ın batı bloku adına üstlendiği misyonun örgütlenmiş haliydi. toplantıya ırak kralı da katılacaktı. ancak, o gün ırak'ta ihtilal olmuş, ırak kralı faysal ve başbakan nuri said'i ihtilalciler ve halk, linç ederek öldürmüştü. bu olayla birlikte bağdat paktı da fiilen sona ermişti. üstelik, kısa bir süre önce dokuz subay olayıyla meşgul olan dp hükümeti için de önemli bir uyarıydı bu olay. nitekim, o yazın sonlarında kamuoyunun gündemine "ihtilal" ve "darağacı" sözcükleri girmeye başlamıştı. adnan menderes, dp balıkesir il kongresinde kendinden geçercesine yaptığı konuşmada "ırak'ı misal göstererek adeta 'bunları öldürecek bir serseri çıkmayacak mı' demektedirler. biz onların bu meşum maksadını seziyoruz. bir zamanlar atatürk'e dahi suikastler tertip edilmiştir. ama buna teşebbüs edenlerin sonu darağacı olmuştur" demişti. ırak'ta yaşananlar, menderes'i işte böyle derinden etkilemişti.

    1959 yılına gelindiğinde muhalefet ve iktidarda saflaşmalar iyice belirginleşmişti. hürriyet partisi'nin chp'ye katılmasıyla muhalefette saflar sıklaştırılmış, buna karşılık dp de vatan cephesi'nin kuruluşunu ilan etmişti. yurdun her yerinde mantar gibi cephe ocakları türüyor, radyodan her gün "vatan cephesi'ne katılan muhterem vatandaşlar" denilerek bir sürü isim sayılıyordu. bunların ne kadarının gerçekten vatan cephesi'ne katıldığı, ne kadarının sırf kalabalık gözüksün diye listeye konduğu ise meçhuldü. 27 mayıs'a bir yıl kala cephelere bölünmüş bir ülke manzarası vardı.

    işte tam da bu aşamada yaşanan bir uçak kazası, her şeyi değiştirmişti. kıbrıs cumhuriyeti'nin kuruluş antlaşması için ingiltere'ye uçan başbakan adnan menderes'in uçağı, londra'da kaza yapmıştı. 13 kişinin yaşamını yitirdiği kazadan adnan menderes, şans eseri hafif yaralı olarak kurtulmuştu. bir süre hastanede tedavi gören menderes'i ankara'ya indiğinde coşkulu bir kalabalık karşılamıştı. kendisini karşılayanların arasında ismet inönü ve kasım gülek'i de gören menderes duygulanmış, inönü ve gülek'e teşekkür etmişti. bu kazayla iktidar-muhalefet ilişkilerinde bir yumuşama olanağı doğmuştu. ne var ki burada devreye cumhurbaşkanı celal bayar girdi. bayar, menderes'in chp'ye göstereceği yakınlığın dp için prestij kaybına yol açacağını savunuyordu. yakın çevresinin tüm telkinlerine rağmen menderes, inönü ile diyalog kanalını işletmeyi reddetti ve yeniden sertlik politikası egemen oldu.

    anlatanlar: altan öymen, kasım gülek, ismet sezgin, ferda güley, metin toker, cüneyt arcayürek, esat budakoğlu, hayrettin erkmen, faruk güventürk, adnan çelikoğlu, baha akşit, muzaffer kurbanoğlu, mustafa tayyar, mükerrem sarol, mahmut dikerdem, mahmut tali öngören, melih esenbel, aydın menderes.
    0 ...