demirkırat

entry22 galeri
    18.
  1. 4. bölüm- iktidar:

    adnan menderes'in başbakan olarak ilk icraatlarından birisi, ezanın yeniden arapça okunmasıydı. dp, iktidara gelirken "halkın benimsediği inkılaplara dokunmama" sözü vermişti. ancak, halen tartışma konusu olan kimi inkılaplar vardı. bunlardan birisi de ezanın türkçe okunmasıydı. 1932'de alınan bir kararla ezanın türkçe dışında bir dilde okunması yasaklanmıştı. dp, iktidara gelir gelmez bunu değiştirdi ve ezanın arapça okunmasını serbest bıraktı. üstelik, bu girişimi kimi chp'li milletvekilleri de desteklemişti. yasa, onay için derhal celal bayar'a gitti. ancak bayar, işi ağırdan alıyordu. oysa menderes, yasanın ramazan ayına yetiştirilmesini istiyordu. ikili arasındaki güç savaşı, bir süre sonra menderes'in istifasıyla sonuçlandı. arapça ezan tasarısı, hiç yoktan bir kriz doğurmuştu. bir süre sonra bayar, yasayı onayladı ve menderes'le aralarındaki buzlar eridi. ancak ezanda arapçaya dönülmesi, o güne dek dp'yi destekleyen kimi aydınların desteklerini çekmelerine yol açtı. atatürk devrimleri konusunda duyarlı olan kimi çevrelerden de itirazlar yükselmeye başlamıştı.

    1950 yılının yaz ayları, aynı zamanda savaş aylarıydı. kore'de sscb öncülüğündeki sosyalist blok ile abd öncülüğündeki kapitalist blok arasında silahlar konuşmaya başlamıştı bile. dp iktidarı, bu savaşta abd'nin yanında konumlanmak, böylece nato'ya girmek için büyük bir uğraş veriyordu. en sonunda dp iktidarı, kore'de abd safında savaşmaları için tahsin yazıcı komutasındaki bir türk tugayını görevlendirdi. muhalefet ise hükümetin bu çabasını destekliyor, ancak kararın meclis tarafından alınmasını istiyordu. muhalefetin tüm isteklerine ve uğraşlarına karşın hükümet, meclis kararı olmadan kore'ye asker yolladı. bu çabanın karşılığı 1952 yılında nato üyeliği ile gelecekti.

    dp iktidarının, daha doğrusu adnan menderes'in önündeki bir başka sorun eski iktidardı. "devr-i sabık yaratmama" sözüyle iktidar olan, yani eski yaraları deşmeme, geçmişi geçmişte bırakma söylemiyle yeni döneme başlayan dp, iktidara geldikten kısa bir süre sonra eski iktidarın izlerini silmeye yöneldi. paralardan ismet inönü'nün fotoğrafının çıkarılması, inönü'nün beyaz treninin halka açılması, savarona'nın kullanılmaması vb. icraatlar ile adeta bir ismet paşa'yı unutturma kampanyası yürütülüyordu. üstelik, buna bir de sonraki yıllarda "chp'nin haksız kazanımları" sorunu da eklenecek; chp'nin tek parti döneminde elde ettiği her şey, hatta atatürk'ün vasiyetiyle partiye bırakılan ulus gazetesi bile "haksız kazanç" sayılarak chp'den alınacaktı. bu kadarı cumhurbaşkanı bayar'ı bile rahatsız etmiş, ancak sonuç değişmemişti.

    yeni dönem, yeni iktidar, chp için de yeniden yapılanma demekti. partililer içinde chp'nin miadının dolduğunu, kapatılıp yeni bir parti kurulmasını söyleyenler bile vardı. seçimlerden 1.5 ay sonra yapılan kongrede ismet inönü yeniden genel başkan seçildi. partinin ikinci adamlığı olan genel sekreterlik makamında inönü, nihat erim'i destekliyordu. oysa chp'liler, seçim yenilgisinden çoğunluk sisteminde ısrar eden nihat erim'i sorumlu tutuyordu. bu arada ortaya çıkan bir başka chp'li kasım gülek, etkili bir seçim kampanyasıyla inönü'nün adamı erim'i yenerek genel sekreter seçildi. kasım gülek ile birlikte chp'nin çehresi değişecekti.

    dp iktidarının ilk yıllarındaki en önemli başarısı, tarımda yaşanan makineleşme ve buna bağlı olarak gelişen ekonomik kalkınmaydı. yurtdışından alınan krediler ile tarımsal üretim patlama noktasına gelmişti. o kadar ki türkiye, 1953 yılında buğday üretiminde dünya dördüncüsü olmuştu. ülke bu denli büyük bir hızla gelişirken baraj gereksinimi de kendini gösteriyordu. böylece seyhan barajının yapılma düşüncesi ortaya çıktı.

    diğer yandan iktidar-muhalefet ilişkileri de gerilmeye başlamıştı. "haksız iktisaplar" konusu üzerinden chp sıkıştırılıyor, seçimlere az bir zaman kala diğer muhalefet partisi olan millet partisi ise "laikliğe aykırı faaliyetleri" nedeniyle kapatılıyordu. tüm bu gerilim içerisinde yaşanan ahmet emin yalman suikastı, gerilimi doruğuna çıkardı. vatan gazetesi yazarı ahmet emin yalman, köktendinci çevrelerin hedefindeydi. başbakan adnan menderes'in malatya gezisini izlemek için şehirde bulunduğu sırada silahlı saldırıya uğradı, ağır yaralandı. suikastçi hüseyin üzmez, 20 yıl hapse mahkum oldu.

    dp iktidarının ilk dört yılı böyle geçti. 1954 seçimlerinde dp'nin en önemli kozu, ekonomik kalkınmaydı. chp ise mağdur edilmiş parti olarak kitlelerden oy istiyordu. ortaya çıkan sonuç, bugün bile kırılamayan bir rekoru işaret ediyordu. dp'nin oyları %58'e yaklaşmış, chp ise yüzde 35'te kalmıştı. seçim sonuçları dp için ezici bir zafer, chp için ise ağır bir yenilgiydi. çoğunluk sistemi hesaba katıldığında tbmm'nin yüzde 93'ü dp'lilerden oluşuyordu. o sırada hiç kimsenin aklına gelmeyen ise şuydu: siyasette ulaşılacak en yüksek nokta, aynı zamanda inişin başladığı noktaydı. dp iktidarı için de olan aslında buydu.

    anlatanlar: metin toker, aydın menderes, cüneyt arcayürek, kasım gülek, mükerrem sarol, burhan ulutan, süleyman demirel, george mc ghee, hüseyin üzmez, muzaffer kurbanoğlu, rıfkı salim burçak, suphi baykam, altan öymen, nihat subaşı.
    0 ...