Bak, ibni haldun’un pek bilinmeyen bir özelliği, osmanlı tarihçilerinin kroniklerini daha ayağı yere basar bir üslupla yazmasına olan etkisidir.
Mesela feridun bey risalesi veya tevarih i ali i osman’a bakarsan; özellikle padişah eleştirilerinde aşırı şiirsel olduklarını görürsün (muhtemelen korkudan). Olayları, bana kalırsa bir hatırat gibi anlatıyorlar. Hele tevarih i ali osman’ın sırp esirlerin arz talep dengesizliği nedeniyle düşük fiyatlara gitmesinden şikayet etmesi falan, geyik gibi geliyor bana.
1. Murat, şehzade savcı’nın gözlerine mil çektirir, kronikte “nur u basıradan mechur oldu, gönül gözü açıldı” der.. işte dünya ışığından mahrum kaldı, üçüncü gözü açıldı, gibisinden.
Veya fatih’in cenazesi bayezid i beklerken, biraz fazla bekletilmiştir: “ol mübarek sultanın vücudundan öyle cennet rayihaları (kokuları) yayıldı ki, bütün saray efradı burunlarını tuta tuta gezdi”…
Ama naima’ya geldiğinde, artık devleti beş dönem içerisinde şematize eden bir ibni haldun görürsün.