tarihe baktığımız zaman çok ilginç şeyler görüyoruz. peygamberlerin, allah aşkı ile yanıp tutuşanların, düşünürlerin, bilgelerin, topluma bir şeyler öğretebilmiş yazarların, değer üretebilmişlerin, iz bırakabilmişlerin, hayata dair öğretileri ve felsefesi olanların, filozofların ve hatta türk tarihinde devlet adamlarının danıştıkları donanımlı insanların bir çok kere dünyevi arzulardan kurtulduklarını, kendilerini maddeden soyutladıklarını, cinsel istek ve arzulardan arınmış olduklarını görüyoruz.
bunlar dünyevi arzulardan kısmen arınmış insanlardan bazılarıdır. bir insanın böyle bir zorunluluğunun olduğunu söylemek yanlış olur. nefsimizin üzerimizde hakkı vardır ve ölçülü bir biçimde, aşırıya kaçmadan, ortalama bir şekilde doyurulması gerekir. yaşam 70-80 yıllık bir süreç, bir meşgaledir ve insan olmak başlı başına zorken, varoluş ve bilinçaltı gerçekleri varken, id, ego, superego arasında bir savaş verirken, zihnimiz bizi sürekli yargılama halindeyken, bilinç acı veriyorken, aslında ortalama insanın gerçekten mutlu olduğu anlar kısıtlıyken çünkü ortalama insanın mutlu olabilme kapasitesi sınırlıyken, özellikle de yaşadığımız yüzyıl bir insanın maddeden soyutlanıp maneviyat ile derin ve kuvvetli bir bağ kurmasını imkansıza yakın bir hale getiriyorken, ve benzeri şeyler dolayısıyla dünyevi arzulardan sıyrılmak zordur. lakin bunu başarmak, buna ulaşmak, son derece paha biçilemez bir değerdir. eskiden bunu başarmış insanlara gıpta edilerek bakılırdı. lakin şimdi bu insanlara enayi deniliyor. insanlar zaman geçtikçe yozlaşıyor.
maneviyat, içsel yolculuk, içsel keşif, soyut iç dünya, dünyayı zihinde kontrol edebilme yeteneği geliştirir. tepkisiz olmak ve bütünüyle sakin kalmak, evrende neredeyse hiçbir yer kaplamayan bedeninin, zihninin, kalbinin, hayal dünyanın, düşünmenin, anlamanın, duyguyu hissetmenin anlamını daha iyi anlar ve tüm bunlara müthiş bir tahakküm kurar. önüne bir kap içinde su koyar ve saatlerce ona vurarak bileğini güçlendirir. ama aslında güçlendirdiği zihnidir, anlayışıdır ve tıpkı hassas terazi gibi olabilmektir. dünyanın sahibi olmak her şeye, bütün dünyaya sahip olmak değil, hiçbir şeye sahip olmamaktır. ve bu bir fakir tesellisi de değildir elbette. çünkü fakirlik salt olarak insanı maddeden soyutlamaz ama buna kapı açar.
bunu tam olarak başarmak 21. yüzyıl insanı için imkansıza yakındır. hedonizm, materyalizm, oportünizm, pragmatizm, makyavelizm gibi olguların doğasında olmadığı insanlar vardır. kesinlikle bunlar için yaşamazlar ve hayatlarında yeri yoktur. günümüzde, böyle insanlar bile, dünyevi arzulardan arınmak konusunda başarıya ulaşamazlar. ancak tam bir maddeden soyutlanma için büyük bir sabır ve öz veri gerekir. durum o kadar karışıktır ki insan kalbini ve zihnini buna ne kadar hazırlarsa hazırlasın, ne kadar emek harcarsa harcasın dünyevi arzulardan arınmak çok ama çok zordur. günümüzde dünyevi arzulardan arınmış insan bulmak da imkansıza yakındır.
bir erkekle bir kızın arkadaş olabileceğine inanmadığım, konunun bir şekilde cinselliğe geleceğini öngördüğüm için hayatıma kendi isteğiyle dahil olmak isteyen bir kız vardı. bu yüzden onu, onda aydınlık bir ışık da gördüğüm için, aramızdaki şeyin arkadaşlıktan daha anlamlı, daha ahlaki ve daha kalbi olacağını, bunun bizi cinsellik gibi kaçınılmaz sondan uzak tutacağını düşünerek, uğruna hayatımı verdiğim şeyleri anlatmak için bir öğretmen-öğrenci ilişkisi olmasına karar verdim. ona, yaşama, insana ve gerçeğe dair bildiğim çoğu şeyi öğrettim. geceleri sabahlara kadar konuştuk, yakındık ve aramızda bir defa dahi cinselliğe dair bir söz, ima, anlam geçmedi. bana aşıkken bile onu hiçbir bakımdan kullanmayı düşünmedim. benim için bir eş ya da sevgili adayı olmadı. onun sevgisi saftı, ruhu güzeldi, kalbi masumdu ve özel bir zekası vardı. varoluş sancıma, huzursuz zihnime, daima düşünceli aklıma iyi geliyordu. o kız da benim gibi cinsel istek ve arzulardan arınmıştı. benim cinsellikten uzak duruşumun sebebi farklı frekanslarla bağ kurmak, maddenin ötesine geçmek, dünyevi arzulardan arınmaktı. inancım da (dini inanç ve diğer inançlar), onurum da, aklım da bunun bir parçasıydı.
kendisini maddeden soyutlamış insan, diğerlerinden üstündür gözümde.