Köyümüz Sivas ilinin Divriği ilçesine bağlı, Divriği’nin 14 km batısında Sivas-Divriği karayolunun Mursal yol ayrımındadır. Divriği’yi yeşil Divriği yapan yeşil ovanın başında, sırtını dağlara dayamış eski adı ODUR yeni adı KAYABURUN olan güzel bir Anadolu köyüdür.
Oldukça geniş mera ve tarım alanı bulunan köyümüzün doğusunda Güresin ve Kavaklısu (Armutak), batısında Karaağaç, Dumluca, kuzeyinde Güneyevler (erşin) , güneyinde Karasar ve uzunkaya (Pağram) köyleri vardır.
Köyümüzün şu an ki yerleşim yeri Ermenilerin yaşadığı yerleşim yeridir. Ermenilerden ve Rumların köyün bahçeleri civarında yerleştikleri kilise ve eski kalıntılardan anlaşılıyor. Şu an ki köy halkımızın büyük bölümü, 1. dünya savaşı sonunda Tunceli, Erzurum, Hasankale, Varto yöresinden 1919 yılında Sivas’ın Kaldı köyüne oradan birkaç aile Ulaş’a diğerleri Divriği Odur köyüne yerleşmişlerdir. Odur köyüne gelindiğinde 8 ila 10 ermeni ailesi yaşıyormuş. Köyde günümüze kadar oturan aileler bulunmaktadır. Diğer bir bölüm köy halkı Zara’ya bağlı KARABEL yöresinden gelmiş ahali köyü ve insanları ise dönemin Gımılı Paşa diye anılan kişisi tarafından eski sahibinden satın alınmış ve köy halkı (Divriği’de Leventgillerden Kirveler yardımı ile) Divriği’ye, oradan da Odur’a 1927 yılında yerleşmişlerdir. zobu köyünden gelen birkaç ailede Odur’un mezrası olan yanlışkeş (karayakup) yerleşmiş sonra bir takım imkansızlıklar yüzünden Odur’a yerleşmişlerdir. Ermenilerin Odur ve civarında yaşadıkları köylerden şehirlere göçmesi ile Divriği’liler bu köylerin ekilebilir sulu tarım alanlarını kendi aralarında bölüşmüşlerdir. Hala da ekilir alanların büyük bölümleri köylülerimiz tarafından kullanılmaktadır.
1980 li yıllara kadar 90 hane olan köyümüz yaklaşık 500 kişilik bir nüfusa sahipti. 1953 yılında köyümüze okul yaptırılmış, okur yazar olan şukru efendi tarafından eğitim verilmiştir. Okulumuz tarım ve hayvancılığın çöküşü ile artan işsizlikle beraber 1989 dan sonra hızlı göçle beraber öğrenci bulamaz duruma düşmüş, 1994 yılında kapanmıştır. Son yıllarda üniversitelerde okuyan gençlerimizin sayısının artması köyümüzün onuru haline gelmiştir. Köyümüzün kara yolu bağlantısı asfalt olup istanbul ve Ankara derneklerimizin köy halkıyla bütünleşen yardımlarıyla (devletin katkıları dahil) kanalizasyona kavuştu.Divriği’de oturan köylülerimiz tarafından kapanan okul binası hizmet evine dönüştürülüp düğün ve cenaze yemeklerinde masa sandalye ve tabldot tabakları alınarak köyün hizmetine açılmıştır. Kaymakamlık tarafından etrafı tel örgülü bir futbol sahası yaptırılmıştır. Elektriği kapalı su şebekesi ve otomatik telefon santralıyla her evin telefonu vardır.
Divriği demir madenleri ve demir yolu tünellerinde 1980 li yıllarda köyümüzden yaklaşık 40 ila 50 işçi çalışıyordu. Özallı iktidarla Divriği’nin siyasal potansiyelini kırmak için artık bu yörelerden işe kimseler alınmaz oldu. 1986 dan sonra Divriği’lilerin ekmek kapısı olan demir madenlerine Sivas dışından çalışanlar dolduruldu. Divriği madenleri artık Divriğililerin yüzüne kapatılmış, bir bakıma ekmekleri elinden alınmıştır. Köyümüzde 25 adet traktör 15 adet demir cevheri taşıyan kamyon vardı. Divriği’de ki bu kötü gidişat bunları teker teker yuttu ve hızlı bir göç başladı.
Köyümüzün ilk yerleşim tarihi bilinmemekle beraber yüz yıllar evveline ait bir yerleşim yeri olduğu bu gün tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır. Köyümüzün kalesi ve kiliseleri bunların en belirgin örnekleridir. Kale bir yanı dikkaya üzerine kurulmuştur. Kaya üzerinde açılan sığınak ya da odalar, kale üstünden inilen merdivenler, kale üstünde ki taş yapı ve surlar kilometrelerce uzaktan gelen su pörnekleri ve su sarnıçları görülmeye değerdir. Yeni mezralarda ki yer altı kiliseleri kalıntıları, doğa ve insanla savaş verircesine ayaktadır. Yanlızkeş (Kara Yakup) mezrasınaadını veren karayakup zınıskıde seyit babaahı köyünde ahı baba aynı soydan geldikleri söylenir. Odur Köylüleri, birkaç yıl öncesine kadar ot biçimi zamanı geldiğinde, bütün köy insanları olarak Kara Yakuba adaklarla giderlerdi.işlerinin rast gitmesi, ürünün bereketli olması, bir kötülükle karşılamamak için adaklar kesilirdi.
Bugün Odur köyünün yaylaları köyde kalanların büyük baş hayvancılık yaptıkları alanlar haline gelmişlerdir..En önemli uğraşlardan önde gelenler besicilik ve hayvan ticaretidir. Köy halkının en büyük gelir kaynağı ise köyümüzün sulu tarım alanlarıdır.Buralarda üretilen ürünlerle Divriği’nin yazın yeşil sebze ihtiyacının bir bölümü karşılanmaktadır.Küçük taneli kuru fasulye, Divriği’de odur fasulyesi olarak adlandırılmakta, ve ilçenin en meşhur fasulyesi olarak bilinmektedir.
Tarihin derinliklerine fazla inmeye gerek yok. 65 yaşın üstünde ki büyüklerimizin bile bize birer tarihi abide gibi geliyor. Onlardan duyduklarımız, gördüklerimiz ve öğrendiklerimiz bu gün ki yozlaşan kültürel değerlere, yok olan dayanışma ve dostluğa benzemiyordu. Odur köyünde kültürel değerlere, dostluklara bağlı kalınmasının aslında büyüklerimizden kaynaklanan bir temeli vardır. Hiç bitmeyecek olan dostluk örneklerine en büyük örnek ; Ahmet Doğan (Hamo Dayı) ile Hacı Ali’nin dostluğu ve arkadaşlığıdır.Bu dostluk bir ömür sürmüştür. Köyde kız istemelere bu iki kişiyle gidilir, genellikle saygı duyulan bu kişiler sevenleri kavuşturmasıyla bilinirlerdi.
Kayaburun köyünün istanbul ve Ankara’da olmak üzere iki derneği bulunmaktadır. Ankara ve istanbul’daki kayaburun koyu sosyal yardımlaşma ve dayanişma dernekleri kültürel etkinlikler bayramlaşmalar, yeni neslin bir biri ile tanıştırıldığı geceler, eğlenceler düzenlemektedirler. Kayaburunda düğünler bir başka güzel olur. Sosyal dayanışmanın halayların ve halay türkülerinin güzelliği görenleri imrendirirdi. Damadın sağdıç evine götürülüşü, şapka kaçırma ve sağdıç evinde akşam oynanan orta oyunları hala köy içi düğünlerde devam eden güzelliklerdendir.