Uhudu gördüm, çocukluğumun en epik motifiydi uhud. Mus’ab bin umeyr gibi varlıklı birisinin inandığı değerler uğruna tüm dünyadan vazgeçişi, dinine sadakati, kolları kesilse de sancağı bırakmayışı, inanmışlığı.
Hz. Hamza gibi cesaretini ve gücünü örnek aldığım ve hatta onun gibi şehit olmayı hayal ettiğim, eğer şehit olursam onunla beraber cennette yürüyeceğime inandığım.
Hz. Hamza! Müslüman olduktan sonra Müslümanlar ibadetlerini açıktan yapmaya başlamıştı. O kadar gözü karaydı ki müşrikler kalabalık bir grup halinde Müslümanları engelleyince tek başına bir ordunun önüne atılıp kılıcını çekip karısını dul çocuklarını yetim bırakmak isteyen varsa karşıma çıksın demişti.
Ve herkes önünden çekilmişti Hz. Hamza’nın.
Mus’ab ve Hamza’nın doğru düzgün bir mezar taşı bile yok. Mezarlarını görseniz moloz dökülmüş bir yer zannedersiniz!
Lan sırf bu iki adam olmasaydı o çok övdüğünüz müslümanlık olmazdı! Olayın dini boyutunu geçtim Araplar için milli kahraman sayılmaları lazım!
Bu adamların doğru düzgün mezarı bile yok! Niye yok? Zoruma gidiyor benim!