erotik şarkılar

entry81 galeri video2
    80.
  1. her şeyi de bizden beklemeyin canım. accıg da siz yazın ama di mi?

    faşistlik, yobazlık, çomarlık, kıroluk vs kıl tüy (adına ne diyor nasıl anlıyorsanız) yapıp azcık da yerli milli takılalım. hep gavurlardan örnek vermeyelim ama di mi?

    https://www.youtube.com/watch?v=xxOj2vDUfww

    rahmetli barış manço... yurdumun eşsiz hazinesi anadolu'da halk edebiyatının örneklerini sergilediği eserlerinden biri, lambaya püf de. bu eşsiz halk edebiyatı örneği mi demeyin, evet öyledir.
    bu şarkıda tonlama ve sözlere bakınca sanki kamp yapmaya çıkmış çadırda kalıyor da akşam çadırda kaldıklarından çadır içinde lambanın yanmasıyla dışarıya çadırın içinde hareketleri yaptıkları sanki hacivat karagöz sahnesi gibi gölgelerin yansıması yapacak da onun için lambayı sevişme öncesi söndürmeyi istemek gibi...
    kışın soğukta sobanın yandığı tek odada köy evinde çoluk çocuk aynı odada yatan ebeveynlerin maça başlama düdüğü gibi "lambaya püf de" size öyle gelebilir.

    ama öyle değil, aslında halk edebiyatında derlenen bu nağmelerin altında derin bir acı unutulmak istenen yaşanmışlıklar, ibret alınması gereken örnekler vardır.
    örn: oyun havası olarak gerdan kırıp parmakları şıklatıp ya da elimize tahta kaşık alıp seke seke oynadığımız misket oyun havası...
    aslında bir ağıt, olsa olsa ağıt olan şeyden çıkacak şey uzun hava olur ama bu ağıt olan halk kültürü derlemede oyun havası olmuş.

    lambaya püf de için de aynı şey olmuş. toplumda yaşanan baskı yıldırma zorbalıkta sindirilmiş halk, bir korku ve insanın korunmak için evini hapishaneye döndürüp ev neşe kahkaha aydınlık değil de sessizlik karanlık ve korku yuvası olmasını anlatır.
    rivayetler muhtelif olmakla birlikte...
    içki yasağı toplantı yasağı vs olduğu dönemde zabitlerin bekçilerin sokak mahalleleri kolaçan ederken bir evde içki içip alem yapan kafadarların bekçileri görmeleriyle içlerinden birinin arkadaşlarına "lambayı söndürün" uyarısıyla (malum, o zamanlar yağdanlık veya bir tür gaz lambası yakması) sarhoş olan içlerinden birinin lambaya "püf" diye üfleyerek söndürme yerine "hoh" diyerek söndürmeye çalışmasına tepki olarak "hoh deme püf de" diye azarlanması espri olarak ele alınmasıyla zamanla dilden dile yayılan anlatılan bu yaşanmışlık ve tıpkı "misket" acısı ağıtın oyun havasına dönmesi gibi "lambaya püf de" de bacak arasına hapsolmuş.
    ne yapalım yani, aklımız ya testislerimizde ya da klitorisimizde (erkek veya kadın olarak) yaşıyoruz.

    edibüdü: misket oyun havası.
    misket çocukların oynadığı cam bilyenin adı değildir.
    bir meyvedir ve iç anadolu yöresinde yetişen küçük elma türüdür veya küçük elmalara verilen genel ad-tanımdır.

    misket adı burada bir kız adıdır ve aslında kızı seven delikanlının kıza seslenmede - kız için kullandığı lakap misket olup kızın asıl adı hayriye'dir.
    unutmadan...
    kızı seven delikanlı (osman) kıza misket demesinde aslında iki sevgili arasında olan samimiyet sıcaklık ilişki sonucu "canım balım arım kuşum öküzüm çiçeğim deve dikenim vb" hitabet değildir.
    çoğu kişi bilmez ama anadolu'da kadın veya erkek birlikteliğinde-ilişkilerinde (aşk, sevgili, dost, nişanlı, sözlü, evli) bir birlerine adıyla pek hitap edilmezdi. bu bir kültürdü, aslında bunun nedeni de toplumların genetik hafızasında işlenmiş olan kültürdür. malumunuz, bilirsiniz ki (kibarlığa gerek yok. nereden bileceksiniz pis cahiller) türkler çocuklarına isim koymazdı. çocuk büyüdüğünde yaptığı iyi-kötü davranışıyla işiyle ismini kendi alırdı. bunun için halk arasında "yiğit, lakabıyla anılır" diye deyim vardır. bunun izini hala Anadolu'da görmekteyiz. eşler de aynı şekilde saygı ve hürmet ya da eşlerin davranışıyla hitaplarını yaptıkları işe davranışa göre şekillendirirdi. tıpkı doğan çocuğa isim koymama mantığı...

    neyse, konuyu dağıtmayalım. kızın ufak tefek şirin güzel kız olmasıyla sevgilisi ona hayriye değil de misket demesi, kıza başka bir zengin varlıklı aileden birinin göz koyması, kızı ailesi ona vermeye kalkmasıyla kızı isteyen iki encin duello etmesi (bıçaklarla bir birine girmesi) zengin varlıklı aileden gelen delikanlı kızın sevdiği delikanlı olan osman'ın yiğitliği dürüstlüğü mert kavasından etkilenip "senin gibi delikanlıya karşı bu yapılmaz deyip kavgadan çekilmesi ve kız ile oğlanın arasından çıkmasıyla bu haberi kıza vermek için kavgayı izlemek için ağaca çıkan ama olanları net göremeyen kızın yanına gittiğinde kızın sevdiği erkeğin kavgada öldüğünü düşünüp panikleyip adeta eli ayağı boşalmış gibi olup dengesini kaybedip ağaçtan düşüp ölmesi, kızın sevdiği gencin bu acıyla artık orada yaşamayıp memleketini terk etmesine yakılan ağıttır misket.
    0 ...