biat!biat! biat... sonsuz biat..
yeniyetme yazarların sözlükteki karizmatik, çekici, cool, esprili, gülüşüyle genç kızları adetten kesen, yazılarıyla sırtlarındaki tüyleri mayıştırıp öylece savunmasız bırakan, hayaliyle onlara gelmiş geçmiş gelecek tüm sevgililerini piç gibi ortada bıraktıran ve bu zirzopların anca birini aldatmanın derin hazzını duyurmak için kullanılacağını düşündürten, bilemiyorum belki de unfaithful'daki tuvalet sahnesini ya da wild things'teki yatak, başka bir filmde olabilir bu, emin değilim, oralarda bir yerde bir adamla sevişirken sevgiliyle telefonda konuşma fantezisiyle kavrulmasına neden olan bu eşsiz kralların önünde eğilip, paragrafın başında
yazılan sözcüğü eyleme dökmesinden başka yolları yok. gerçek bu. hayat bu. krallar-halk ve
soytarılar. yukarıdakiler ve aşağıdakiler. winerlar ve loserlar. güzeller ve çirkinler... kralın önüne
çıkıp biat edin. kralı hiç görmeden varlığını kabul edin biat edin. iki türlü de halk olursunuz,
korkmayın. ama ona şirk koşup da sakın üçüncü bir kategori açmayın, sadece soytarı olmak
kurtarmaz o zaman sizi, loserin, çirkinin, aşağıdakilerin de üçüncü hali gözükür size. sonra
utancınızdan kasıklarınızdan akan alevli kırağı eşliğinde kendinizi mıncıklamaya çalışırsınız.
hafif kıpırdayan beylikler gibiler. osmanlı'ya katılmaktan başka çözümleri yok. ya da moğallara, bizansa, ama asla danişment ya da saltuklara değil. tek başlarına da birkaç başlarına da hiçler çünkü onlar. benim bütünüm bir parçası olmayı düşlemek çıtalarının durduğu yer. fazlası değil.
bu tip adamlar her istediğini alır. açık konuşuyorum. kaşınmayın. sıradan bir hayatınız sıradan bir sevgiliniz herkes gibi sıradan mutluluklarınız-acılarınız-ne sikiminiz varsa işte bırakın öylece devam etsinler. küçük insan olmanın erdemiyle kendi şirin dünyanızda oyalanın. haddinizi aşıp tanrıları kızdırsanız heba olur gidersiniz. sonradan yalvarmak yakarmak ayaklara kapanmak da yetmez. sevdiğiniz her ne varsa, şimdi tanrının pazar günü banyodan önce evde dolanırken giydiği eşofmanla aynı konumda, ne acı dimi?
arzu ettiğim her kadını kendime aşık edebilirim. nişanlısı sözlüğü zartı zurtu sorun olmaz. hatta ne
kadar büyük bir aşk yaşadığına iddia ederse işim o denli rahat biter. alırım elinizden öylece
izlersiniz. sessiz sedasız da olmaz bu. göstere göstere, tıpkı sizin küçükken benim hala örümcek
ağlarına attığım karıncalar gibi olur sonunuz, yenilip yutulacağınızı bilerek izlersiniz size doğru
geleni. belki birileri o ağı bozar diye düşünüp bir an hafiften ümitlenirsiniz, bu ümit bazen doğru
da çıkar hani, çok örümcek ağını bir hamlede yıkmışımdır, ama şimdi benim ulan örümcek,
benim, istesem de yıkamam kendi ördüğüm ağı. sevgiliniz göz göre göre başka birine kayarken
siz çırpınırsınız da salak gibi, soğuk duvarlara çarpan karabataklar olup çıktığınız yere dönersiniz ama hemen. aman allahım ne trajedi! yazılardan çıkıp suret olarak göründüğümde o temaşaya kapılıp beni izlemeye kalkmasın sakın ha böyleleri, sade duldalar arasın kendine, daha az acı çeker.
sanatın en doruk noktasında benim olduğum hatunları takdir ederim. onun değebildiği en güzel şeyin ben olmam fazlasıyla şehvet uyandırıcı, hepsinin değil ama, sadece birinin.