durun durun benim bununla ilgili söyleyeceklerim var.
1. "Eğitimde devrim" klişesini bir kenara bırakalım mı artık?
Hadi konuşalım. Eğitimde devrim denince genelde iki şey gelir akla: Öğretmenlerin meslek onurunun yükseltilmesi ve öğrencilerin adam gibi eğitim alması. Ama bu modelde ne görüyoruz? işte size bakanın makyajlı sunumu: “Değişim için kolları sıvadık!” Bravo, alkış. Fakat sahada öğretmen hâlâ atanmayı beklerken ya da maaşıyla geçinemezken, hangi devrimden bahsediyoruz?
2. Ders içeriklerine uzay çağı makyajı yapmak
STEM mi dediniz? Yapay zekâ mı? Çok güzel kelimeler, çok havalı. Ama içerikler hâlâ ezberci, hâlâ test çözmek üzerine kurulu. Üstelik her köşe başına bir Anadolu lisesi dikip "işte eğitimde fırsat eşitliği" demekle olmuyor. Lise mezunu gençler hâlâ temel becerilerden yoksun. Üniversiteye geçişte hâlâ "bir milyon öğrenciden kaçı kazanacak?" sorusu gündemde.
3. Öğretmenler: Sistemin kölesi mi, rehberi mi?
Kocaman karneler, sayısız raporlar, bitmeyen bürokrasi. Bir öğretmen hangi ara öğrenciyle ilgilensin? Çocukta öğrenme sevgisini uyandırmak için vakit mi kaldı? Maarif modeli, öğretmene “öğrenciyi birey olarak gör” diyor ama eline dört duvarın ötesine geçemeyen bir müfredat tutuşturuyor.
4. Meslek liseleri diye bağırıyoruz, duyan var mı?
Evet, “Türkiye Yüzyılı” denildiğinde üretimden bahsetmemek olmaz. Ama meslek liseleri hâlâ ikinci sınıf eğitim kurumları gibi görülüyor. Üstelik, stajyer öğrenciler iş gücünün ucuz kaynağı olmaktan öteye geçemiyor. Meslek lisesi mezunlarının iş bulma oranları mı? Gülümsemek isterdim, ama elimde değil.
5. Teknoloji dedik ama internet hâlâ yok
Her okula tablet dağıttınız güzel de, o tabletler internete bağlanamıyorsa ne anladık bu işten? Kırsal bölgelerde hâlâ “çocuklar EBA’ya nasıl erişecek?” sorusu cevapsız. Eğitimde teknoloji kullanımı, alt yapı yetersizliği yüzünden göstermelik bir hale gelmiş durumda.
6. Eğitimde eşitlik: Teoride var, pratikte yok
Bazı okullar var ki Avrupa standartlarında. Akıllı tahtalar, laboratuvarlar, kütüphaneler… Ama köy okulları hâlâ tuvalet kağıdı bağışı topluyor. Şehir ve kırsal arasındaki uçurum bu modelle kapanır mı? Hayal etmeyi sevenlere bırakıyorum cevabı.
7. Çözüm?
Sorunları yazdık, biraz da çözüm önerisi getirelim. Öncelikle, öğretmen yetiştirme sistemi kökten ele alınmalı. Eğitim fakülteleri çağın ihtiyaçlarına göre yapılandırılmalı. Müfredat sadeleşmeli, öğrenciye hayatta gerçekten ne lazım olacaksa o öğretilmeli. Ve en önemlisi, eğitim bütçesi artırılmalı, adaletli dağıtılmalı. fakülteler ciddi anlamda öğretmen değil sığır yetiştiriyor. (bunu söylediğimde meslektaşlarım kızıyor ama olsun)
Sonuç:
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, şık sunumlar ve havalı sloganlarla dolu. Ancak özde hâlâ yapısal sorunların çözümüne dair somut bir adım yok. Eğitim, bir toplumun geleceğidir; fakat geleceğe yürümek ancak sağlam bir temelle mümkün. Maalesef bu model daha ilk adımda yalpalıyor. 5. sınıf fen müfredatına 7. sınıfların zorlandığı organelleri koymalarından anlayabilirsiniz.