bizim - türkiye'de konya ovasının altı neyse kazakistan ve özbekistan sınırlarında olan aral gölü de aynı durumdadır - ölmüştür.
yaşanan yok oluş açısından arada tek fark olarak biri yer altında biri yer üstünde yaşanmıştır.
biz sadece şu an konya ovasında obrukları görüyoruz ki... yer altında yaşananların basit bir göstergesi ve ileride konya ovası aral gölünün kuruyan topraklarının çölleşmesi gibi konya ovası da çölleşip koyun keçi inek yerine anca develerin bile zar zor otlayıp yaşayacağı bir yer olacak.
çare, çözüm, ne mi yapalım?
çare yok.
burada kalkıp "canım ne olmuş ki... aral gölü ve konya ovasına 50 yılda sıçtık batırdık. biz de 50 yıl boyunca doğayı kendi haline bırakır, patates soğan ekmeyi bırakın ağaç fidan bile dikmeyiz. konya ovasında yaşayan milyonlarca insanı tahliye eder, başka bölgelere taşırız. konya ovasında ne insan ne tarım, ne sanayi vs gerekçelerle bir bardak su kullanmayız doğa kendine gelir" deme aptallığını yapmayın.
kazın ayağı öyle değil.
eğer iklimin de *mınakoymamış olmasaydık haklı olabilirdiniz. artık atmosfer etkisiyle bölgeye alınan eski yağışlar yok. bu coğrafyaları besleyen dereler hem yağış, hem de yeraltı sularının kaynak oluşturmasında su kütlelerini kaybettiğinden bu imkansız. bir de ısınan havalar, mevsim dönülerinde tutarsızlıkla artan buharlaşma da buna katılınca ne konya ovasını çöl olmaktan ne de aral gölünü aral çölü olmaktan kurtarabiliriz.
her iki bölge-coğrafya için geri dönüş çizgisini maalesef aştık. aslında türkiye özeline bakarsanız konya ile aynı kaderi paylaşacak kayseri, yozgat, çorum, niğde, kırşehir de bu yaşanan felakete dahil olup anadolu bölgesi doğu anadolu ile doğu karadeniz dışında tamamen bir su sorunu çölleşme yaşayacak.