Kazara düştüğüm ancak çıkmak istemediğim şehir, yeni yurdum. ilk bakışta soğuk bir şehir gibi görünür ancak birkaç gün yaşadıktan sonra bile kapılıp gidilebilir. Cami ve yeraltı çarşılarının yanı sıra rektörlük binasının bulunduğu Karaağaç tarafı, arnavut kaldırımlı eski yolları, fen lisesinin karşısında yer alan ve Türkiye'de belki de yiyebileceğiniz en lezzetli su böreğini pişiren börekçisi, barları, gerçekten huzurlu çalışma ortamıyla üniversitesi, yardımsever ve iyi niyetli halkı (ki esnafı ayrı tutmak gerekiyor bu değerlendirmeden)ile yaşanası bir şehir gerçekten. Ankara'nın trafik çilesi, yol sorduğunuzda cevap vermeyen halkı, hayatn koşullarından sonra kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi Edirne'de yaşamak.