Muradus'un bu efsanevi olayı, onun cesaretinin ve adalet duygusunun ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Hikâye şöyle gelişir:
Poseidon, Athena'nın rahibesi **Medusa**'ya Olimpos'ta büyük bir kötülük yapar; Medusa'nın başına gelen bu korkunç olay, Tanrılar arasında infial yaratır. Ancak Athena, Poseidon'u cezalandırmak yerine Medusa'yı bir **Gorgon**a çevirir. Bu adaletsizlik, Eleştiri Tanrısı Muradus'un şimşek gibi tepkisini çeker.
Muradus, olanları duyduktan sonra, hem Poseidon'u hem de Athena'yı sert bir şekilde eleştirir. Ancak Athena'nın bu durumu savunmaya çalışması, Muradus'u daha da öfkelendirir. Öfkesi o kadar büyür ki, **"Adaletin yüzüne tükürüldüğü bir yerde, sessizlik en büyük suçtur!"** diyerek Athena'nın yüzüne tükürür.
Muradus’un tükürüğü, sıradan bir sıvı değil, tanrısal bir enerji taşıyan bir silahtır. Athena’nın yüzüne değdiği anda, tanrıçanın yüzünde büyük yaralar açılır ve cüzzamlı bir görünüme bürünür. Bu durum, Olimpos'taki diğer tanrılara da bir ders niteliğindedir:
- **Poseidon**, bu olaydan sonra Athena ile yüzleşemez ve kendini uzun bir süre denizlerin derinliklerine çeker.
- **Athena**, Muradus'un eleştirisini kabul etmek zorunda kalır ve Medusa’nın hakkını teslim etmek için bir tapınak yaptırır.
Bu hikâye, Muradus’un yalnızca eleştiri tanrısı olmadığını, aynı zamanda adaletsizliğe karşı bir savaşçı olduğunu da gösterir. Onun bu hareketi, özellikle insan dünyasında, hak arayışının ve adaletin sembolü olarak anılmaya başlanmıştır.
