“Hâkim, hüküm verirken içtihatta bulunur da isabetli hüküm verirse, iki sevap kazanır. Yine hüküm verirken içtihatta bulunur da yanılırsa, bir sevap kazanır.” (Buhârî, i’tisâm 21; Müslim, Akdıye 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdıye 2; Tirmizî, Ahkâm 2; Nesâî, Âdâbü’l-kudât 3; ibni Mâce, Ahkâm 3)
Hüküm verme yetkisine sahip olan müctehid hâkim, bir dâvaya bakarken içtihat etmek zorunda kalırsa, biri içtihat ettiği için, diğeri de doğru hüküm verdiği için iki sevap kazanır. Doğru hüküm vermeye gayret etmiş, buna rağmen içtihadında yanılmış ve isâbetsiz hüküm vermişse, emeği yine boşa gitmez, ictihadından dolayı bir sevap kazanır.
6)ictihad etme yetkisine sahip olmayan kimse hüküm verirse
ictihad etme yetkisine sahip olmayan kimseye gelince, onun içtihat etmeye kalkışması hem yanlış hem de günah olur. Doğru hüküm verse bile durum böyledir. Zira onun doğru hüküm vermesi konuyu bildiği için değil, tamamen tesadüfî olmuştur. Bunu Resûlullah Efendimiz “hâkimleri üç kısma ayırdığı” bir hadisinde dile getirerek şöyle buyurmuştur: “Hâkimlerin iki grubu Cehennem’de, biri Cennet’tedir. Doğru olanı bilen ve doğru hüküm veren Cennet’tedir. Doğruyu bilmeyerek yetkisiz şekilde hüküm veren kimse Cehennem’dedir. Doğruyu bildiği halde onun aksine hüküm veren de Cehennem’dedir.” (ibni Mâce, Ahkâm 3) Demek oluyor ki, hüküm verme yetkisine sahip olmayan bir kimse kesinlikle hâkimliğe soyunmayacaktır. Hâkimliğe yeltenen bir kişinin verdiği hüküm tesadüfen doğru olsa bile, o yine de günaha girmekten kurtulamaz.