içimde bir kırık aynadan düşüyor sesler,
Her yankıda başka bir ben, başka bir hiçlik.
Yeryüzü soluk, gökyüzü ağır bir kefen,
Ve biz, karanlığın kucağında kaybolmuş harfleriz.
Ne zaman dokunsam zamana,
Avuçlarımda bir rüyanın külleri,
Bir sabahın sonsuz intiharı…
Kim bilir, belki de uykuların ta kendisiyiz.
Beni çağırıyor yıldızsız boşluk,
Bir mavi unutuluşun kapısında.
Dilimde eski bir şarkının izleri,
Fısıltılar, hiçbir yere varamayan…
Bir dal kırılır gibi içim,
Düşerken geriye ne kalır ki?
Belki bir anı, belki bir rüya kırıntısı,
Ya da sadece sessizlik.