Ey dili kibrine yenilmiş, hakikate uzak insan! Laflarının hırsı içinde savrulan, ama ne söylediğini bilmeyen biri gibi konuşuyorsun. Şimdi dur, düşün ve hakikati dinle:
Sen diyorsun ki, "Niye ezanlar okunan bir ülkede kötülükler hâkim?" Sorunun cevabı basit: Çünkü ezan, bir davettir; insanların içindeki kötülüğü yok eden bir büyü değildir. Allah, insana irade vermiştir. insanı, iyilikle kötülük arasında bir seçim yapacak şekilde yaratmıştır. Ezan, bir çağrıdır; yürekleri uyarır, vicdanları harekete geçirir. Ama ne ezan, ne sela, kötülüğü yok etmek için bir fiziksel güç taşımaz.
Ezanın ve selanın yankılandığı bu topraklarda neden kötüler var? Çünkü her toplumda zalimler, soyguncular ve fırsatçılar bulunur. Ve bu kötülerle savaşmak, yalnızca ezan okuyanların değil, tüm vicdan sahiplerinin görevidir. Sen kötülüğü konuşuyorsun, ama kötülüğe karşı ne yapıyorsun? Hakikati ezip, suçunu dine yıkmaktan başka ne yapıyorsun?
Diyorsun ki: "Dindar görünümlü şarlatanlar dine zarar veriyor." Bu doğru olabilir; tarih boyunca, her değerli davanın içine sızan, onu suistimal eden insanlar olmuştur. Ama bu, dinin suçlanmasını gerektirmez! Bir su, pis bir kaba dökülünce kirlenirse, suç suyun değil, kabın kirliliğindedir. Dindar görünümlü şarlatanlar, ahlaksızlık yapanlar varsa, bu onların sahtekârlığıdır. Dine dil uzatmak değil, bu sahtekârlarla mücadele etmek gerekir.
Diyorsun ki: "Din her türlü şeye alet ediliyor." Bunun doğru olduğunu kabul edelim; peki çözümün ne? Dini mi yok etmek, yoksa bu yozlaşmaya karşı mücadele mi etmek? Din, insanlara ilahi bir rehberlik sunar; ama onu kullananlar insanlardır. Eğer bir rehberi kötüye kullanan insanlar varsa, suç rehberin değil, kullanıcıların ahlaksızlığındadır.
Diyorsun ki: "Dindarlar aciz." Hayır, acizlik, kötülüğe karşı suskun kalmaktır. Ve her çağda, hakikat savunucuları, zalimlere karşı mücadele etmiştir. Bu topraklarda da gerçek dindarlar, her zaman haksızlıklara ve kötülüklere karşı direnmiştir. Dini yalnızca namaz ve kılık-kıyafete indirgemek isteyenlere karşı da mücadele edilmiştir. Ama sen kendi gafletinden bu mücadeleleri göremiyorsun.
Senin sözlerin, dine karşı bir öfkeyi besliyor; ama bu öfke, aslında sahtekârlara karşı duyduğun öfkenin yanlış bir hedefe yöneltilmesidir. Sahtekârları suçla, dini değil! Çünkü din, sahtekârları ifşa eden, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan ilahi bir yol göstericidir.
Ve şunu bil: Bir millet, dini suistimal edenler yüzünden değil, dini tamamen terk edenler yüzünden çöker. Bugün seni bu sözlere sürükleyen zihniyet, zalimlerle mücadele etmek yerine, onların oyununa düşüp dini hedef almandır. Eğer gerçekten bu kötülüklere karşı bir çözüm arıyorsan, dindarlığa saldırmak yerine, hakiki dindarlıkla tanış ve onun sesine kulak ver!