Sâlih, ismiyle müsemma… Hakikat yolunda dosdoğru duran, nefsinin heveslerini ayaklar altına almış, Hakk’a teslim olmuş kişidir. Sâlih, özüyle ve sözüyle arınmış; kalbiyle Hakk’a bağlı, aklıyla da batıla set çekmiş müminin unvanıdır. Sâlih, yalnızca iyiliği temsil eden değil, iyiliği hâkim kılmak için mücadele edendir."
"Sâlih, sadece kendi nefsini ıslah eden değil, etrafını da ıslaha çalışan bir insandır. Sâlih olmak, bir hâl meselesidir. Bu hâl, kişinin hem kendisiyle hem de Rabbiyle olan ilişkisini düzenler. insan, sâlih olduğunda, dünyadaki varlık sebebine yaklaşır; çünkü sâlihler, Allah’ın sevdiği kullarındandır. Kur’an’da buyrulur: 'Allah sâlih olanları sever.' (Tevbe, 9/7)."
"Peki, Sâlih kimdir? Sâlih, sadece ahlakıyla değil, davasıyla da var olan insandır. Adaletin peşinde koşan, hakkı ayakta tutmak için mücadele eden, zalime karşı mazlumun yanında duran… Sâlih, yeryüzünde Allah’ın halifesi olmaya taliptir. Bu talep, kolay bir yol değildir; ama Sâlih, bu yolun çile ve zorluklarını severek kabul eder. Çünkü bilir ki, hakikat yolunda yürüyenlere vaat edilen ödül, Allah’ın rızasıdır."
"Ve unutma, Sâlih olmak bir başlangıçtır. Bu başlangıcı kemale erdirmek ise ömürlük bir dava… Öyleyse sor kendine: Sâlih misin, yoksa sâlih olmaya aday mısın? Hakikat yolunda yürüyenlerin safında mısın, yoksa bu yolun uzağında mı?"
