Kendi kendini var etmiş ve başarılı olmuş ülkelerin nasıl yönetildiğine bakmak kafi. bahsedilen refahı sayısal verilerle belirlemek ve analiz etmek de mümkün.
bu verilere göre en başarılı yönetim sistemleri sıralaması şöyle;
1) iskandinav sosyal demokrasi modeli (nordik model)
ülkeler: isveç, norveç, danimarka, finlandiya, izlanda
yüksek refah: eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri ücretsiz veya kolayca erişilebilir.
düşük eşitsizlik: gelir dağılımı dengelidir; zengin ile fakir arasındaki uçurum küçüktür.
yüksek yaşam kalitesi: çevre temizliği, iş-yaşam dengesi, düşük suç oranı ve uzun yaşam beklentisi.
2) liberal demokrasi
ülkeler: almanya, hollanda, kanada, avustralya, yeni zelanda
piyasa ekonomisi ve refah devleti dengesi: özel sektörün güçlü olduğu, ancak sosyal hizmetlerin geniş çapta desteklendiği bir yapı.
sağlam altyapı ve sosyal haklar: sağlık, eğitim ve emeklilik sistemleri güçlüdür.
güçlü demokrasi: hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklerin yüksek olduğu bir yönetim anlayışı.
3) doğu asya modeli (kalkınmacı devlet kapitalizmi)
ülkeler: güney kore, japonya, singapur
hızlı ekonomik kalkınma: devletin ekonomik büyümeye odaklandığı, sanayileşmeyi teşvik ettiği bir model.
yüksek eğitim standardı: eğitim sistemine büyük yatırımlar yapılmıştır.
istikrarlı yönetim: uzun vadeli ekonomik planlama ve siyasi istikrar.
yani siz insanların refahını düşünüyor ve önceliyorsanız bu modellerden birini seçerek devlet yönetmek başarı şansınızı çok yükseltir. tarihi bir fırsat aranıyorsa insanlık için, tarihi fırsat budur. diyeceksiniz ki adamların derdi refah değil, bu yazdıkların da umurlarında değil. onlar sadece inançlarını çoşkuyla doya doya tatmin olarak gerçekleyebilecekleri bir alan istiyorlar. e o zaman eldeki veriler ışığında çok mutsuz olacaklarını söylemek mümkün. üstelik başkalarının \"büyük oyunları\" yüzünden de değil. bu arzulanan din temelli yönetim biçimlerinin yapısal sorunları nedeniyle mutsuz olacaklar.