sezaryen (bildiğin Roma kralı Sezar'dan gelme isim) ve müptela değil, dışarıdan müdahale. öncelikle bunu bi netleştirelim. müdahale edenler kim peki? tabiki yenidoğan çetesi ayarındaki sağlık personeli. amaç ne? Türkiye'nin nüfusunu azaltmak. bunun bilinen iki türlü yöntemi var. bir: psikolojik olarak ikna etmek. iki: basit tıbbi müdahalelerle hastayı sezaryene zorlamak. ilkinde hasta bir şekilde ikna ve telkin yoluyla sezaryen doğuma yönlendirilir. anne adayı gayet sağlıklı olduğu ve tüm kontrolleri de gayet normal olduğu halde. korkuları çekinceleri endişeleri sömürülerek kullanılır. işte bunun daha kolay olduğu, riskin ve tehlikenin daha az olduğu v.s. gibi benzeri söylemlerle ikna edilir. ikinci yöntemde ise mevzu hiç hissettirilmeden, doğum öncesi hiç gerekmediği halde mesela doğum için hastaneye yatan anne adayına bir iğne yaparlar, hafif bi fenalaşma ve acil ve kısa bir müdahale gerektiren bir durum yaşanması sağlanır ki doğum sezaryenle gerçekleşebilsin diye. zira yine dışarıdan emir ve destekli bu durumun iki ayağı var, birincisi sebebi belli dışarıya hizmet, ikincisi buna işbirlik edenlerin haliyle daha yüksek meblağları bakanlıktan ve devletten tahsili, çünkü daha pahalı. başımıza gelmese bizim de haberimiz olmayacaktı. tabi yine başrollerde her zamanki gibi özel hastaneler var. düşününce dönen dolapları, olaylar zincirini yaşandıktan sonra idrak edebiliyorsunuz ancak. baştan anlaşılmıyor.
direttik, iğne yapmışlar, buna rağmen, hayır normal doğum olacak dedik ve öyle oldu. doktor önemli. hastane önemli. sağlık önemli. anne önemli. kadın önemli. aile önemli. bilmediğiniz tanımadiğınız referans almadığınız yerde doğum ise bu tip durumların yaşanmasına zemin hazırlar. Türkiye maalesef buna açık ve elverişli..
